Dünyanın damı delineli yıllar oldu. Etkileri yeni yeni çıkıyor. Kuraklık, yeraltı sularının çekilmesi, obruklar olarak yansımaları oluyor. İnsanlığı doğa ile dost olarak geçinmemesi ve tekellerin aşırı kar hırsı yüzünden dünyayı kullanım limitini aştık. Avrupa’da 20 yıldır ‘Avrupa Hareketlilik Haftası’ kutlanıyor. Eskişehir’de ben ilk kez dün Büyükşehir Belediye Başkanımız Ayşe Ünlüce’nin, sabah evinden çıkarak, bir grup belediye çalışanı, şehir sakinimiz ve şehrimizin bir grup çocuğu ile belediyeye gelmesi ile ‘Avrupa Hareketlilik Gününe’ katılmış olduk.
HAREKETLİLİK
Dünyada ‘Devrimlere’ neden olan Büyük Yürüyüşler vardır. Burada onlardan bahsetmeyeceğim. Bir uzun yürüyüş, dünya çapında büyük bir devrime neden olmuştur. Son yıllarda şehrimizde de ben ile birlikte yürüyen insan sayımız artıyor. Yürüyüşün hem kentlerimizin, hem dünyamızın ve hem de sağlıklı yaşamın temelini oluşturduğunu öğrendik.
Her yıl, 16-22 Eylül tarihleri arasında Avrupa Komisyonu’nun sürdürülebilir kentsel hareketlilik konusundaki öncü farkındalık kampanyası olan Avrupa Hareketlilik Haftası, Eskişehir’de ilk kez başkan Ünlüce’nin yürüyüşü ile gündeme gelmiş oldu. Büyükşehir Belediyesi de Ünlüce ve kent sakinlerinin sabah yürüyüşünü sosyal medyadan canlı yayınladı. Bende çalışmama ara vererek canlı yayına katıldım. Canlı yayına benim gibi katılan bazı Eskişehirliler, canlı yayının ruhunu anlamayan isteklerde bulundular. Eskişehirliler bir bütün olarak toplu taşımanın gücünün arttırılmasını ve yeşil alan sayısının arttırılmasını istemeleri gerekirdi. Kendi araçlarını parka çekerek, işlerine ve kentte dolaşmaya toplu taşıtlarla ile çıkacaklarını belertmelerini beklerdim.
TRAFİK SIKIŞIKLIĞI
Bazılarımızın genlerinde 1950’den bu yana gelen karayolculuk var. Bu kesim her yere özel otomobili ile gider. Akaryakıta zam gelmesine rağmen, şehir içi toplu taşımayı kullanmazlar. Gelişmiş ülkelerde insanlar, toplu taşımayı kullanırlar. Özel araçları sadece uzun yolculuklar içindir. Uzun yolculukta bile demiryolunu kullananların sayısı da bu ülkelerde bir hali fazladır. Türkiye enerjisini dışarıdan alıyor. Petrole yüksek paralar ödüyoruz. Ancak, sadece içinde kendimizin bulunduğu taşıtlarımız ile trafiğe çıkıyoruz.
AYAKİZİMİZ VAR
Dünyada uluslararası bir kuruluş var. Küresel Ayakizi Ağı iismli bu kuruluş her yıl dünya limit aşım gününü hesaplıyor. Bu hesaplanan gün dünyanın biyolojik kapasitesinin insanlığın ekolojik ayak izini karşılayabilmede sınır olarak kabul ediliyor. Yılın sonraki diliminde ise insanlık limit aşılmış bir dünyada gelecekten çalarak yaşıyor. Türkiye olarak, kaynakları tüketmede olimpiyat ilkelerini uyguluyoruz.
1.75 DÜNYA LAZIM
Dünya Limit Aşım Günü’ne ait 1971-2024 grafiği tablosuna baktığımızda görüyoruz ki yaklaşık yarım asır önce dünya kaynaklarının bir yılda tüketebileceğimiz kısmıyla yetiniyorduk. 2024’e geldiğimizde bize 1 dünya yetmiyor, 1.75 dünya gerekiyor artık. Ama bu aşındırmada George Orwell’in Hayvanlar Çiftliği’nde olduğu gibi domuzlar daha ‘eşit’! Örneğin ABD için 5 dünya gerekiyor, Rusya için 3.8; Çin için 2.5; Brezilya için 1.7; Hindistan için 0.7 dünya gerekiyor.
KURTULMAMIZ GEREKİYOR
Atmosferdeki sera gazlarının oranı, 1750’li yıllarda başlayan sanayi devrimi sonrasında artmaya başlamış, karbondioksit oranı yüzde 40’lık bir artış göstermiştir. Bu artış bugünde devam ediyor. Her şey ‘hareket’ ile başlar. Ünlüce, dün bir adım atarak, Eskişehirlileri sürekli yürümeye davet etti. Hareketli bir yaşam, önce kendimizin sağlığını kurtaracak. Sonrada dünyayı bir dengeye oturtacaktır. Aşılan limit tekrardan istenilen seviyelere gelecektir.