Zübeyde Hanım oğlunun asker olmasını istemedi. Mustafa Kemal Atatürk, bir meri vaki ile asker oldu. Sonunda Zübeyde Hanımın yeniden değerlendirmesiyle, yedi evliya gücünde padişaha isyan etti ve de milli mücadele sürecinde her kazandığı zaferi annesine bildirdi. Eskişehir’de bir cami imamının sonsuzluğa gittiği gün ve saatte yaptığı ise iş ise tüm Eskişehirlileri üzdü. İngiliz ve Yunan işgali gören Eskişehir’de tam 1,5 yıl camilerden ezan okunamadı. Büyük Taarruzun kazanılmasından sonra ezan tekrardan okundu. Ve de o günden itibaren ezan sesi bir daha Eskişehir’de kesintiye uğramadı.

1.5 YIL EZANLAR OKUNMADI

Atatürk 14 Ocak 1923’te trenle Ankara’dan ayrılır. Bir batı Anadolu gezine çıkar. Türkiye bir karara varacaktır. Emperyalizme baş kaldırılacak ve emperyalizm yenilecek. Mazlumlar dünyasına örnek olunacaktır. Emperyalizm ile sert bir hesaplaşma süreci başlamıştır. Eskişehir önce İngilizler sonra da Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Eskişehir başından bu yana Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında olmuştur. Kurtuluşta Eskişehir’in katkısı büyüktür. İşgal altındaki Eskişehir’in tam 1.5 yıl minarelerinden ezan okunmamıştır. Yunanlılar yasaklamışlardır. Büyük taarruz ne zaman başarıya ulaştı. O zaman ezanlar yeniden okunmaya başlamıştır. Türkiye’nin geleceğinin ve devriminin ana hatları bir anlamda Eskişehir’de çizilmiştir.

ESKİŞEHİR’DE HABERİ ALDI

Atatürk Eskişehir’deyken, 15 Ocak’ta annesi Zübeyde Hanım’ın yanında bulunan Başyaveri Salih Bozok’tan gelen bir telgraf ile annesinin yaşamını kaybettiğini öğrenir. Atatürk’ün annesine sevgisini ve saygısını herkes bilmektedir.

ANNESİNİN CENAZESİNE GİTMEZ

Eskişehir’de trendeyken 15 Ocak’ta İzmir’de Zübeyde Hanım’ın yanında bulunan Başyaveri Salih Bozok’tan gelen bir telgrafla annesinin yaşamını yitirdiğini öğrenir. Annesi kurtuluş savaşını adım adım takip etmekte ve Atatürk tarafından telgraf ile bilgilendirilmektedir. 28 Ağustos 1922’de Zübeyde Hanım’a Batı Cephesi’nden şu telgrafı çeker.
“Buraya geldikten sonra düşmanı kovmak icap ettiğinden, taarruz ederek inayeti badi ile attık ve Afyon Karahisar’ını aldık. Dolayısıyla daha birkaç gün buralarda kalmam lazım gelecektir. Siz müsterih olunuz. İnşallah duanız bereketleriyle bütün memleketi düşmandan kurtarmak kolay olacaktır.”

ANNESİNİN DUASINI MUTLAKA ALIRDI

Türk tarihinde örnekler ile doludur. Atatürk harp meydanında, büyük taarruzda mutlaka annesinin duasını alırdı. Annesinin ölüm haberini aldığı Eskişehir’de, akşam erkenden trenin kompartımanına çekilir. O günün gazetelerinde o gün ile ilgili şu yorum vardır:” Gazi bu kara haber üzerine bir müddet düşündü. Cenaze merasiminde bulunmak için hemen İzmir’e mi hareket etmeli?.. O halde tespit olunan seyahat programını değiştirmek, İzmit ve İstanbul civarında talim ve terbiye ile meşgul olan ordunun teftişlerini geri bırakmak, kısacası verilen emir ve kararlardan vazgeçmek lazım geliyordu. Başkumandan Paşa, bu yönü gerekli görmedi”.

12 GÜN SONRA GİTTİ

Atatürk, Ancak 27 Ocak 1923, 12 gün sonra gidebildiği Karşıyaka’da Ferik Osman Paşa Camisi’nde annesin, mezarı başında içtiği andı bir kez daha, hatırlatıyoruz: “Validemin kaybından şüphesiz çok üzgünüm. Fakat bu üzüntümü gideren ve beni teselli eden bir husus vardır ki, o da anamız vatanı mahv ve haraplığa götüren idarenin artık bir daha dönmemek üzere yokluk mezarına götürülmüş olduğunu görmektir. Validem bu toprağın altında, fakat milli hâkimiyet ilelebet devam edecektir”.

YEMİN

“Validemin ruhuna ve bütün ecdat ruhuna ahdetmiş olduğum vicdan yeminimi tekrar edeyim. Validemin kabri önünde ve Allah’ın huzurunda yemin ediyorum, bu kadar kan dökerek milletin elde ettiği ve sağlamlaştırdığı hâkimiyetin korunması ve savunulması için icap ederse validemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Milli hâkimiyet uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun!”. Ulu önderimizin aziz hatırası önünde bir kez daha eğiliyoruz.