Türk Milleti kendisine giydirilmek istenen kefeni, Büyük Taarruz Zaferi’ni kazanarak yırtıp attı. Büyük Taarruz ile elde edilen askeri ve siyasal başarı, sadece Türk Milleti ile sınırlı kalmadı. Dünyanın tüm mazlum milletlerine örnek olduk.
Kurtuluş savaşında Eskişehir önemli bir konuma sahipti. Eskişehirliler olarak hem İngiliz hem de Yunan işgalini gördük. Türk Ordusu, Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden sonra Temmuz 1921’de Sakarya Nehri’nin doğusuna çekildi. Burada Yunan işgal kuvvetlerinin saldırılarını karşılamak üzere düzenlendi. Yunanlılar ise Kütahya-Eskişehir Muharebelerindeki başarılarına rağmen çekilen Türk Ordusu ile mücadeleye devam etmediler. Yunan orduları Eskişehir de yenilerek, tarihin kaderi değişti. Türk’ün o güne kadar ters giden talihi zaferle sonuçlandı.

YUNANLILAR GÜÇ OLMAKTAN ÇIKTI
Yunan işgali, Ağustos 1921 tarihine kadar Sakarya ve Polatlı önlerine kadar ulaştı. Yunan kuvvetlerini Sakarya Meydan Muharebesi’nde karşılayan Başkomutan Mustafa Kemal, düşman ordusuna karşı önce savunma savaşı verdi. Ardından da taarruza geçerek Yunan ordusunu geri çekilmek zorunda bıraktı. Böylelikle yirmi iki gün yirmi iki gece süren Sakarya Meydan Muharebesi, Eylül 1921 tarihinde zaferle sonuçlandı. Yunan ordusu, Afyon- Eskişehir hattına kadar çekildi, en önemlisi ise saldırı gücünün kırılmış olmasıdır. Bu tarihten itibaren Yunanlılar; Ankara’yı ele geçirmeye çalışan bir güç olmaktan çıkarak Anadolu’daki işgal ettiği toprakları korumaya çalışan bir güce dönüştü. Saldırı inisiyatifi artık Türk Ordusu’ndaydı. Bundan sonraki savaşın nerede ve ne zaman yaşanacağını, o tayin edecekti.

SAD TAARRUZ PLANI
Sakarya Savaşı’nda, Türk ordusunun üst düzey komuta heyetinde, Yunan ordusu üstündeki şoku atamadan hemen taarruz etmek düşüncesi ağır basıyordu. Bu iş kıştan önce yapılmalıydı. Hazırlıklar sırasında haberleşmelerde gizliliği sağlamak üzere yazışmalar üzerine Osmanlı alfabesindeki SAD harfinin konulması kararlaştırıldı. Hazırlanan plana da, Sad Taarruz Planı adı verildi.

FEDAKAR TÜRK KADINI
Başkomutan Mustafa Kemal, yapılacak olan taarruzun bir ikinci şansı olamayacağını biliyordu. Tek hamlede nihai sonuca ulaşılmalıydı. Bu nedenle Türk Ordusu’nun ihtiyaçlarının eksiksiz tamamlanması için çalışmaları başlattı. Seferberlik ilan edilerek asker sayısı çoğaltıldı. Askerin eğitimine hız verildi. Birlik kaydırmaların yanı sıra silah ve cephane yığınağı yapılmaya başlandı. İstanbul depolarından kaçırılan silahlar, takalarla İnebolu’ya getiriliyordu. Sonra bunlar kağnılar ile Çankırı üzerinden Ankara’ya ulaştırılıyordu. Erkekler askerde olduğu için bu lojistik destek hattı, fedakâr Türk kadını tarafından ayakta tutuluyordu. Ruslar gelen cephane ve mühimmat Anadolu limanlarına indirildikten sonra Batı Cephesi’ne ulaştırıldı. Büyük Taarruz öncesinde Türk ordusu; 8.658 subay, 199.283 er, 100.352 tüfek, 2.025 hafif ve 839 ağır makineli tüfek, 323 top, 5.282 kılıç, 10 uçak, 86 otomobille, 198 kamyona sahipti hale geldi.
YANLIŞ SAVUNMA PLANI
Yunanlıların savunma planını, Türk ordusunun Afyon’un kuzeyinden taarruz edeceği tahminine dayanmaktaydı. Bu sebeple kuvvetlerinin büyük bir bölümü Afyon-Döğer hattındaydı. Ama Türk ordusu kapıyı Afyon’un güneyinden çalacaktı.
Başkomutan Mustafa Kemal ancak taarruzun zamanını ve şeklini son derece gizli tutuyordu. 21 Ağustos 1922 tarihli gazetelerde, Mustafa Kemal Paşa’nın Çankaya’da bir çay ziyafeti vereceği haberi yer aldı. Mükemmel bir aldatma planıydı. Başkomutandan gelen mesajda 26 Ağustos 1922 sabahı yazıyordu. Başkomutanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Batı Cephesi Komutanlığı Karargahları, 25 Ağustos sabahı Kocatepe’nin güneybatısına nakledildi. Aynı günün akşamından itibaren Anadolu’nun İstanbul ve dış dünya ile her türlü iletişimi kesildi, sınırlar da kapatıldı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, gizli şifrelerle Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey’e ve TBMM İkinci Başkanı Adnan Bey’e taarruzun başlayacağını bildirdi.

BİÇİLEN KEFEN YIRTILDI
Hazırlanan plan Türk ordusu tarafından stratejik ve taktik yönleri ile mükemmel uygulandı. Yunan istihbaratının gelişmelerden haberi olmadı. Öyle ki, General Trikopis 25/26 Ağustos gecesi Afyonkarahisar’da düzenlenen bir baloya katıldı. Yunan Ordusu Başkomutanı Hadzianesti ise Büyük Taarruz’un başladığını 26 Ağustos’ta Yunanistan’dan vapura binerken görüldü.30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateşkesi ile başlayan, 20 Ağustos 1920 tarihli Sevr Barış Antlaşması ile devam eden emperyalist oyun, Türk Milleti’nin kendisine giydirilmek istenen kefeni, Büyük Taarruz Zaferi’ni kazanarak yırtıp atmasıyla son bulmuş oldu.
29 Ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal’in önderliğinde az zamanda çok ve büyük işler başararak, her alanda dünyanın önemli ülkeleri arasında yer almıştır. Tam bağımsızlık ve emperyalizm karşıtlığı ile Atatürk ilke ve devrimleriyle yeni kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik ve çağdaş bir ülke olma yolunda büyük atılımlar gerçekleştirmişti. Özellikle Atatürk’ün döneminde yapılanlarla Türkiye Cumhuriyeti başarıdan başarıya koştu. Atatürk’ün politikaları terk edildiğinde ise durum değişti.