2Eylül haber ve 2Eylül Gazetesi olarak çok istikrarlı bir şekilde sürdürdüğümüz şehrin ve kurumların sorunlarının gündeme taşındığı söyleşilerimiz devam ediyor. Son olarak önce Yaş Sebze ve Meyveciler Pazarcılar Odası ile İşporta ve Seyyar Tuhafiyeciler Odası Başkanları ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiler gerçekten çok ses getirdi. Arkadaşlarımız, Pazarcılar Odası Başkanı Mehmet Çiçek ile yaptığımız söyleşiyi, “Esnafın hakkını yedirmem”, İşportacı ve Seyyar Tuhafiyeciler Odası Başkanı Ali Safa Şen ile yaptığımız söyleşiyi de “Esnaf devlete yük değildir!” başlığıyla verdiler. Her iki başkan da verdikleri mesajlar ile gerek yerel yönetimleri gerekse merkezi yönetimi esnafın sorunları konusunda bilgilendirerek uyarı yolunu seçtiler.

Pazarcılar Odası Başkanı Sayın Mehmet Çiçek, “Esnafın devir hakkı” üzerinden Odunpazarı belediyesini eleştiriyordu. Haksız değil… Sayın Çiçek diyor ki; “Türkiye genelinde Pazar devirleri var. Buradan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a teşekkür ediyorum. Hiç sorunumuz olmadı bugüne kadar. Ancak Odunpazarı Belediyesi bizim 2,5 yıldır bizim Pazar devrimi yapmıyor. Defalarca görüşmemize rağmen bu sorunu aşamadık. Biz farklı bir şey istemiyoruz. Konan mevzuat neyi gerektiriyorsa onu istiyoruz. Seçimden önce devirleri açmaları için uğraştık farklı şekilde ücretler talep edildi. Ben de kabul etmedim. Pazar devirleri bizim diğer mesleklerin tazminatı gibi düşünün. Esnafımız için bir güvencedir. Adam 40 yıl pazarcılık yapmış. Oğluna, kızına bu işi devretmek istiyor. Oğlu kızı da yapmak istemiyor. O zaman ne yapacak insanlar? Bu mesleğe adam bedel ödeyerek geldi. Nasıl senin bir evin varsa, ticari taksin varsa “T plakası” alıyorsun, bizim pazarcı esnafımızın da 5 Bin 362’ye bağlı devir hakkımız var.” Ben şahsen bu serzenişte bir haksızlık görmüyorum.

Öte yandan Eskişehir İşportacı ve Seyyar Tuhafiyeciler Odası aynı zamanda Türkiye Terziler Federasyonu Genel Başkanı sıfatıyla Sayın Ali Safa Şen esnafın kendi imkanları ile yaptığı çalışmalara karşılık diyor ki; “Terzilikte tabi ki çok ciddi sıkıntılar var. Biz bunları yukarıya iletiyoruz. Bunlardan biri mesela bir konfeksiyon mağazasında KDV oranı ile bir terzinin KDV oranı farklı. Siz konfeksiyonda yüzde 10 KDV öderken, yüzde 20 KDV ödüyorsunuz. Bu terzilik mesleğinde çok ciddi bir sıkıntı. Terzilik mesleği kaybolmaya yüz tutmuş meslekler arasına alınıp vergi muafiyeti getirilse de mesela kira stopajı hala yüzde 25. Bağ-Kur’u, Sosyal Güvenlik Primi şu anda 8 bin liralar seviyesinde. Gerçekten çok cüzi paralar kazanıp, giderleri de bir o kadar yüksek olunca sıkıntı oluyor. Elektrik de, su da bir indirim yok. Devlet sadece vergi alacağından feragat etti. Bunlar yetersiz, biz bunların düzene sokulmasıyla ilgili Ankara’da federasyon olarak çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Türkiye genelinde Ticaret Odalarına kayıtlı olanların dışında 2 milyon 250 bin küçük esnaf var. Bu 2 milyon 250 bin esnaf devlete yük olan değil kendi ayaklarının üzerinde duran bir grup. Bunların çok ciddi bir şekilde desteklenmesi gerekiyor.” Odaların görevi sadece sicil takibi yapmak değil, aynı zamanda üyelerinin haklarını da savunmak, varsa sorunların çözümüne müdahil olmaktır. Bu serzenişler de siyasi bir taraf da görmüyorum.

Ancak bazı kesimler ne yazık ki bu serzenişler üzerinden alınganlık gösteriyorlar. Alınganlık yapacak bir şey de yok. Her iki başkanda esnafın gerçekten dokunulması gereken sorunlarına dikkat çekiyorlar. Bu sorunların gerek yerel yönetimlerde, gerekse merkezi yönetimler tarafından mutlak surette dikkate alınması gerekiyor. Zira esnaf bu ülke ekonomisinin tamda orta direğidir. Onların varlığı çarkların dönmesi için olmazsa olmazlardandır. Onları korumayacaksak kimleri koruyacağız?