TÜİK Eylül ayı enflasyon rakamlarını açıklamış. Çok uzun süredir özellikle açıkladığı işsizlik rakamları ile enflasyon rakamları tartışma konusu olan ve toplumun geniş kesimleri tarafından inandırıcı bulunmayan TÜİK’in yeni verileri ile birlikte biraz daha fakirleştiğimizin resmini aynaya bakarak görmüş olduk. TÜİK’in açıkladığı rakamlar gerçekten çok çarpıcı diyeceğim de bana göre de üzerinde tartışılması gereken kafa karıştırıcı rakamlardan kim ne anlar bilmiyorum. TÜİK verilerine göre Eylül ayının zam şampiyonu öğrenci yurtları.
TÜİK, tarafından açıklanan verilere göre Eylül ayının zam şampiyonu yüzde 50,4 ile öğrenci yurtları olmuş. Niye öğrenci yurtları? Çünkü Eylül ayı yeni eğitim ve öğretim döneminin başlangıcına denk geliyor. Özellikle üniversite öğrencileri ve öğrenci velileri için kabus gibi bir dönem Eylül ayı. Genç insanlar üniversite kazanmış, eğitim ve öğretim için yuvadan uçmaya hazırlanıyor. Onlar için en temel ihtiyaçlardan birisi barınma sorunu olunca insanlar gerçekten kara kara düşünüyor. İnsanlar hele büyük şehirlerde çocuklarını emanet edebilecekleri güvenli bir mekan ve sıcak bir yuva aramasınlar da ne yapsınlar? Böyle olunca fırsat bu fırsat diyenler olduğu gibi makul bir kazanç ile işi götürmeye çalışanlar da vardır elbette ama acı gerçek artık insanlar çocuklarının bu ihtiyaçlarını karşılamakta gerçekten çok zorlanıyorlar. Sadece çocuklarının barınma ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için çocuklarını üniversiteye gönderemeyen aileler olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Çünkü bir öğrenci için sadece barınma masrafları değil, gittiği şehirdeki ulaşım ve beslenme masrafları da artık büyük bir yük oluşturmaya başladı. Asgari ücretle çalışan bir babanın bir başka şehre çocuğunu üniversite okuması için göndermesi gerçekten büyük zorluk, hatta imkansız bir durumun habercisi. Dolayısıyla sıkıntı tahminlerin ötesinde.
Bir örnekle anlatayım. Komşumuzun üniversite sınavına giren kızı Ankara’da bir üniversite kazandı. Aile de biz de gerçekten başarılı olan kızımızla gurur duyduk. Sonra komşumuz kızlarını tam burslu olarak kazandığı üniversiteye kayıt yaptırdılar. Ankara’ya birkaç kez gidip gelmek zorunda kaldılar. Önce öğrenci kaydı yaptırdılar, sonra okula yakın bir yurt arayışına girdiler. Zira devlet yurdu konusu malum her zaman olduğu gibi tombaladan çıkacak bir rakama bağlı olduğu için böyle yapmak zorundaydılar. Buldukları yurt için inanılmaz değil ama afaki bir güvence vererek sözleşme imzaladılar. Rakamları buradan yazmak istemiyorum. Ama emin olun söyledikleri rakamlar asgari ücretin üzerinde rakamlardan oluşuyordu. Daha kızımızın beslenme ve ulaşım giderleri ile her an acil durumlar için ihtiyaç duyabileceği harçlık bile hesapta yok. Bu komşumuzun aynı zamanda lisede okuyan ikizleri de var. Bu ikizlerin masraflarını söylemeye bile gerek yok. Komşumuz karı koca emekli ve evlerine iki maaş giriyor. Ama emeklilerin hali ortada olduğu için anne-baba ikisinin birlikte aldığı maaş belki de bırakın ev geçindirmeyi kızlarının şehir dışındaki okul masraflarını karşılamıyor bile. Böyle olunca ne oluyor biliyor musunuz? Anne-baba her ikisi de yeniden çalışmak zorunda kalıyorlar. Adeta “Saçlarını süpürge ediyorlar!” Ne için? Sadece çocuklarını okutabilmek ve onlara iyi bir gelecek hazırlayabilmek için.
Ben önümdeki örneği anlattım. Bu kadar hızlı değişen ekonomik koşullarda kim bilir başka ne örnekler vardır, hangi ailelerin içlerinde fırtınalar kopuyordur? Herkesin kapısı akşam olduğunda içeriden örtülüyor. Gerçekten memlekette her geçen gün ekonomik sorunlar birilerinin ısrarla “enflasyon düşüyor” söylemlerine rağmen giderek ağırlaşıyor. Sorunlar daha da yakıcı hale geliyor ve sıcaklık her geçen gün artıyor. Diyorum ki; “Bu güneşe hiçbir kar dayanmaz!”