Memlekette gün geçmiyor ki gündem değişmesin. Hadi memleketin gündemi değişiyor da, Eskişehir’in gündemine ne oluyor?
Memlekette gün geçmiyor ki gündem değişmesin. Hadi memleketin gündemi değişiyor da, Eskişehir’in gündemine ne oluyor? Eskişehir’deki asıl gündemin yerini de popülist siyasi yaklaşımlar, gündelik siyasi rant hesapları, hamasi söylemler üzerinden devam eden tartışmalar alıyor. Asıl mesele nedir? Asıl mesele Adaların başında yıkım çalışmalarına bile dayanamayan çürük binanın çökmesi ve altında kalan 4 kişinin son anda kurtarılmasıdır.
Genç muhabir arkadaşlarımız İlksen Akkan ile Enes Karakaya önceki gün erken saatlerde yapılaşma konusunda en yetkin oda olan İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Hüseyin Orkun Kılıç’a gittiler. Çok başarılı bir haber yaptılar. Başkan Hüseyin Orkun Kılıç sadece sıradan bir oda başkanı değil aynı zamanda yetkin bir mühendis. Eskişehir ile ilgili asıl sorunun yapı stokundaki yorgunluk olduğunu öteden beri hep konuşuyoruz. Başkan Kılıç da sabah saatlerinde bu konuya dikkat çekerek, “Belediye ile yapı envanteri çıkartılmasına yönelik bir protokol imzalamıştık ve o kapsamda da Eskişehir’de 52 bin binayı taradık. Eskişehir’de acil yıkılması gereken 5-6 bin civarı bina var. Bu 5-6 bin binadan sonrada 2’nci kademede yenilenmesi gereken binalara bakarsak 20 bin civarı bina dönüştürülürse depremi çok düşük bir hasarla atlatırız” diyor. Akşam saatlerinde Adalarda yaşanan olay ise lafı adeta ağzımıza tıkıyor. Bu sözlerin üzerinden saatler geçmeden depreme bile ihtiyaç duymadan yıkım çalışmaları gerçekleşen bir binadan göçük haberi geldi. Yani bir anlamda Başkan Kılıç’ın uygulamalarını desteklercesine meydana gelen bu göçüğün altında 4 işçi kalıyor. Bunların ikisi kendi imkanları ile göçükten çıkarken iki çalışan da itfaiye ve diğer ekiplerin yardımları ile kurtarılıyor. Allah’tan buradaki göçükte can kaybı yok. Bu yaşananlardan sonra siz varın A6 bin binanın oluşturduğu tehlikenin büyüklüğünü düşünün bakalım.
Tehlike ve tehdit büyük. Eskişehir’de depremi beklemeye gerek yok. Zaten binalar kendiliğinden yıkılmaya başladı bile. Yine benzeri bir uyarıyı Sayın Kılıç aylar önce yapmış, olası bir İstanbul depremi sırasında Eskişehir’de oluşabilecek büyük çaplı yıkımların şehrin merkezine girişi imkansız hale getireceğini Allah korusun böyle bir durumda arama kurtarma çalışmasının bile yapılamayacağını anlatmıştı bize. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım Eskişehir’de siyasi rekabeti bir tarafa bırakıp acilen değişmesi ve dönüşmesi gereken alanları, yapı stoklarını çözüme kavuşturmalıyız. Binaların bile feryat figan kendilerini ifade etmeye çalıştığı bir dönemde hala siyasi rant üzerinden bu şehirde yapılacak çalışmaların önü kesilirse bunun vebali gerçekten ağır olur.
İMO Eskişehir Şube Başkanı Kılıç’ın söylediği, “5-6 bin binanın acilen boşaltılıp, yıkılması gerekir” sözlerini hafife almayın. 5 Bin binada yaşayan insan sayısını bir hayal edin bakalım. Önce insan hayatı, önce yaşatmak üzerine bir takım çalışmalar yapılmalı. Bugün kendi kendine yıkılan bir binaya yarın yenileri eklenebilir. Onun için bugünden geçi yok önlem alınmalı.
Hiçbir şey yapmıyorsak 17 Ağustos 1999 depreminde Eskişehir’de yıkılan Tarhan Apartmanı’nı hatırlayalım. Sadece bir binada 33 canımızı yitirmiştik. Ders almak gerekiyorsa o Tarhan Apartmanı’ndan ders almalıyız. 6 Şubat depremlerini hatırlayınız. Taş taş üstünde kalmayan şehir merkezlerini, köyleri kasabaları bir düşünün Allah korusun. “Biz kapımızın önünü süpürmeliyiz” önce diye düşünüyorum. Önce madem hep birlikte bu şehirde yaşıyoruz, madem bu şehir hepimizin ortak paydası o zaman bu şehre sahip çıkmalıyız. Yükselen her sese kulak vermeli, her isyanı görebilmeliyiz.
Çünkü ülkemizde, şehrimizde kıymetlidir ve en önemlisi bu ülkede ve bu şehirde yaşayan herkes kıymetlidir. Gelin hep birlikte bu sese kulak verelim.