Bu ara en temel mesele “karanlık”

Karanlıkla mücadele etmenin yanında karanlık zihniyetlerle de mücadele ediyoruz. 
Uzun süredir sürdürülen yaz saati- kış saati uygulaması nedeniyle öğrenciler başta olmak üzere öğretmenler, veliler, çalışanlar zor durumda, isyanda..

Haklı gerekçeleri çok.

Bu uygulama ile milyonlarca çalışan, öğrenci karanlıkta yola çıkarıldı.
Gece saatinde okula gidiyorlar.

Her yer karanlık.

Psikolojik zararları bir yana dursun, vücut yorgun…
 Uykusuz şekilde okul yolunu tutuyorlar.
İsteksiz şekilde ders dinliyorlar.
Ne kadar verim aldıkları tartışılır.
 Bunlar zaten başlı başına sorunken okullar bölgesinde öğrenciler karanlığın karanlığıyla boğuşuyor.

Karanlığın karanlığı ne demek mi? 
Anlatıyorum. 

Gece saatlerinde yola çıkan birçok öğrenci zaten hava aydınlanmadan yürüyor, birde o bölgede sokak lambalarının yanmadığını ilettiler gazetemize.
Ortada yapılan büyük bir yanlış var.
Öğrenciler, veliler zaten mağdur.
Bari sokak lambalarını yakın ki çocuklar güvenle yürüsün.
Elinde fenerle okula gittiğini söyleyenler bile oldu.
Modern çağda elimizle fenerle okula gidiyoruz.

Vay be!
İşte vizyon!

Hiç kimseye güvenemediğimiz, çocuğa karşı şiddetin, tacizin her geçen gün arttığı bir dönemde karanlıkta okula yollamak zorunda kalıyoruz, aklımız çocuklarımızda kalarak eğitim yuvalarına gönderiyoruz.
Yaz- kış saat uygulamasını kaldırmıyorsunuz, bari sokak lambalarını yakın.
Çocuklarımızı karanlığa mahkûm etmeye kimsenin hakkı yok.
Karanlık deyip geçme kardeşim…
Karanlık beyinler sonrasında yaşanıyor birçok kötü hadise…
Ve eğer ki… 
Karanlık yüzünden…
Bir öğrencinin kılına zarar gelsin…
Bende bu köşeden elbette hesabını sorarım. 
***************************

Kuantum Özge der ki:
“Bazen  kendi cezanı kendin verirsin.”