Türkiye’de yaşanan ekonomik sıkıntılar sebebiyle önce emekliler, ardından çiftçi ve hayvancılıkla uğraşan üreteciler ses yükseltmeye başladılar. Kamu çalışanı memurlar zaten her zaman sahadalar. Beni şaşırtan çok uzun süredir sessiz bir şekilde bekleyen seslerini yükseltmeyen kamu işçileriydi. Dün sabah baktım haberlerde Türkiye’nin dört bir yanında kamu işçileri de çalıştıkları işyerlerine giriş yaptıktan sonra oturma eylemine başlamışlar. Kamu işçilerinin büyük bölümünün örgütlü olduğu Türk-İş’in Genel Başkanı Ergün Atalay uzun süren sessizliğini bozmuş Demiryol-İş sendikasına bağlı Yol Atölyesi çalışanları ile birlikte eyleme destek veriyordu.

Kamu işyerlerinde örgütlü işçilerin bağlı olduğu Türk-İş çok uzun yıllardır asgari ücret görüşmelerinin dışında herhangi bir etkinliğin içinde olmadı. Nihayet bıçak kemiğe dayanınca, tabandan gelen baskılar, bazı sendikaların konfederasyondan ayrılmayı tartışmaya açması Türk-İş yönetiminin de anladığım kadarıyla rahatı kaçırmış.

Eskişehir’de kamu işyerleri denildiğinde pek çok kurum akla gelirdi. Son yıllarda özelleştirmeler, kamu işyerlerindeki örgütlenmenin önündeki engeller ve kamudaki taşeronlaşma sebebiyle sadece Harb-İş, Demiryol-İş, Şeker-İş gibi sendikaların etkinliği kaldı. Ancak 1980’den sonra sendikalar ile ilgili yapılan düzenlemelerin ardından sendikalar etkinliği yitirdi. Bu düzenlemelerin altında yatan gerekçe de 1970-1980 arasında kamu işyerlerindeki sendikaların toplu eylemlerinin, fabrikalardaki yaşanan olumsuz görüntülerin etkili olduğunu biliyoruz.

Her neyse sendikacılığın tarihini de yazacak değiliz. Türk-İş’e bağlı sendikaların Eskişehir’deki şubeleri de eylem gerçekleştirdi. Önce Demiryol-İş Sendikası’nın ardından Şeker-İş Sendikası’nın eylemlerine tanık olduk. Demiryol-İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Ramazan Kaya, “Sürekli sabır istendi, ama bıçak kemiğe dayandı. Sesimizi duyurmak istedik. Sağduyulu davranmaya gayret ettik. Diyalog kapılarını açık tuttuk. Ancak bir sonuç alamadık. Sürekli sabırlı olmamız istendi. Ama bıçak kemiğe dayandı. Bundan sonra sözümüzü meydanlarda yüz binler ile söyleyeceğiz. Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödemeyeceğiz” diyor.

Eskişehir Şeker işçileri de fabrikalarının önünde sabah erken saatlerde toplanarak, uygulanan ekonomik politikalara protesto etti. Bir saat oturma eylemi yaptı. Şeker-İş Eskişehir Şube Başkanı Hamit Dokuzlar, çalışma şartlarında ve vergide adaletsizlik yaşandığını belirterek, “Bugün yine bir aradayız. Sıkıntılarımız artarak devam ediyor. Hayat pahalılığı, satın alma gücümüzdeki gerileme, adaletsiz vergi sistemi, kamu işyerlerinde ücret dengesizliği, işsizlik, güvencesiz çalıştırma ve kayıt dışı ve mülteci istihdamı gibi sorunlarımızı buradan kamuoyuna duyuruyoruz. Eylemlerimiz sürecek. Başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bir bölümünün yaşama şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir. Bıçak kemiğe dayanmıştır” dedi.

Ortak tavır ve kanaat “bıçak kemiğe dayandı” şeklinde yorumlanabilir. Artık nereye dokunsan oradan bir feryat yükseliyorsa sıkıntıların toplumun her kesimini sarmaya başladığının işaretini de alıyoruz demektir. Eğer bu ülkede 20 yıl sonra sendikaların yöneticilerinin de rahatı bozulmuş ise sıkıntılar bacayı sarmış demektir. Yerel sendika başkanlarını kast etmiyorum. Ama konfederasyonların tepesine çöreklenmiş bazı isimler gaz almak maksatlı değil de gerçekten temsil ettikleri kesimlerin sesi olmak için rahatlarını bozup sahaya inmişlerse ülkeyi yönetenler şapkalarını önlerine koyup bir kez daha düşünmelidirler. Çünkü her yerden ses çıkmaya başlamışsa diye anlatıyorum bütün bunları.