Eskişehir’de bir süredir siyasetin gündemi vatandaşın gündeminden koptu başka yerlere evirildi. Vatandaş diyor ki, “Geçim!” siyasetçiler diyor ki, “Seçim!” Vatandaş diyor ki, “Ekmek!” Siyasetçiler diyor ki, “Partim!” Halbuki böyle mi olmalı siyasetçi ile vatandaş arasındaki iletişim…

Yahu emekli 7 Bin 500 TL maaşa mahkum olmuş, emekliler e güya yaşanan bu kadar olumsuzluk sebebiyle sus payı olarak verilen 5 Bin TL’lik ikramiye de bile emekliler arasında ayrımcılık yapılarak gündem değiştirmeyi başarıyor siyasetçiler. Çalışan emekliye ikramiye verilmezken, çalışmayan ama 50-60 bin TL emekli maaşı alan emekli milletvekillerine 5 Bin TL’lik cep harçlığı verildi. Çiftçi kayıt belgesi olan çiftçiye yine ikramiye verilmezken, çiftçi kayıt belgesi olmayan ya da sildiren çiftçilere 5 Bin TL’lik ikramiye verilince iş çözülmüyor, bilakis mesele kördüğüm haline geliyor…

Aslında emekliler arasındaki bu ayrımcılık ilk kez yapılmıyor. Seçimler öncesinde emekli maaşlarına iki kez zam yapıldığı söylendi. Önce emekli maaşları 5 Bin 500 TL’ye yükseldi ardından seçimden hemen önce aynı kesime 7 Bin 500 TL ödenmeye başlandı. Maaşı bu rakamların üzerinde olan emeklilere bir kuruş verilmedi. Sonra tüm emeklilere yüzde 25’lik zam yapılınca kaşıkla verilen maaş artışları kepçeyle geri alındı. Çünkü maaşları hazine destekli olarak 7 Bin 500 TL’ye yükseltilen kesimin aslında maaşlarına zam yapılmadığını da böylece öğrenmiş olduk. Zira yüzdelik artış yapılan maaşların aslında 7 Bin 500 TL’nin altında olduğu için bu oran açıktan verilen paradan düşülünce emeklinin önemli bir bölümünün hala devlete borçlu olduğunu anlıyoruz.

Bu kadar değil elbette sorunlarımız gidin bakın fırınların önlerine… Askıda ekmek uygulamasının nasıl yapıldığına bakın. Ya da gidin muhtarlara sorun bakalım dar ve sabit gelirli kesimlerin bir iki ekmek için nasıl kapı çaldıklarını öğrenin… İnsanların çocuklarını okula gönderirken nasıl kıvrandıklarını görenler biliyor…

Hatta dar ve sabit gelirli kesimlerin durumlarını pazarcılara sorun. Utanan, sıkılan ve elindeki avucundakiler ile çıkma ürün alanları görün. Bunun yanında akşam pazarın bitmesini bekleyenleri de unutmayın… Ben bütün bunları anlatırken utanıyorum… Ama ne yapalım kendimi bunları anlatmak yazmak durumunda zorunda hissediyorum.

Gündelik siyaset “goy goyları” içerisinde insanların sorunları kaynayıp gidiyor. Ülkede enflasyonla mücadele kapsamında yürütülen sıkı para politikaları sadece dar ve sabit gelirli kesimlerin üzerinden yürütülmek zorundaymış gibi bir algı üretiliyor. Enflasyonun sorumlusu olarak dar ve sabit gelirli kesimler olarak gösterilmesi de işin bir başka garip yanı.

Üretimi teşvik edecek, çalışanların motivasyonunu yükseltecek politikalar hayata geçirilmediği sürece, sadece düşük ücret ve tüketimi kısacak politikalar üreterek hayat pahalılığını önleyebileceklerini düşünenler yine bir süre sonra kısır döngünün sebep olduğu başarısızlıkların faturasını kime kesecekler acaba?

Başa dönecek olursak siyasetçilerin gündemi sokaktaki vatandaşın gündemi gerçekten örtüşmüyor. Ülkenin bir numaralı meselesi “Seçimin kim tarafından kazanılacağı?” haline dönüştürülünce gerçek sorunları halının altına süpürmüş olmuyorsunuz? Siz havanda su dövmeye devam edersiniz ama bir gün vatandaşın kapısını çaldığınız da size derler ki, “Ne verdin elime, ne süreyim yüzüne?”