Daha çok sırt sıvazlamaya ihtiyacımız olur
“Cep delik, cepken delik. Yen delik, kaftan delik. Don delik, mintan delik. Kevgir misin be kardeşlik” diyor merhum şair Orhan Veli…
Bugünkü halimizi bundan daha güzel anlatan ne olabilir ki? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Vedat Işıkhan’a göre ise durum hiçte öyle değil. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Sayın Işıkhan yaptığı konuşmada, 2024 yılını Emekliler Yılı ilan ederek Türkiye Yüzyılı’nın Emektarlarına verdikleri öneme vurgu yaparak, “Yıl boyunca yürüttüğümüz çalışmalarla emekli vatandaşlarımızın hayat kalitesini önemli ölçüde arttırdık. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan daha geniş ve etkin bir şekilde istifade edebilmelerini sağladık. Sağlık ve ulaşım başta olmak üzere emekli vatandaşlarımıza pek çok alanda yeni destekler verdik, yeni kolaylıklar sunduk. 22 yıldır yanımızda olan, ülkesine ve milletine hizmet için saçlarını ağartan emeklilerimize bir vefa borcu olarak gördük. Ulaştırmadan haberleşmeye, konaklamadan kültür gezilerine, sinema ve tiyatro gösterimlerinden alışveriş indirimlerine kadar, binlerce kampanyayı ve faaliyeti emeklilerimizin kullanımına sunduk. Bunun yanı sıra 81 ilimizde emekli masaları oluşturduk; emeklilerimizin telefonla öncelikli olarak ulaşabileceği ‘emekli danışmanları’ tahsis ettik. Yıl boyunca; Konferanslar, paneller ve çalıştaylar gerçekleştirdik. Sizlerin hayatını kolaylaştırmaya, mutluluğunuzu artırmaya ve bu ülkenin kalkınmasına katkılarınızı, her platformda görünür kılmaya çalıştık” ifadelerini kullanmış.
Ne büyük işler yapılmış değil mi? Gerçekten şaşırmadık bu söylemlere. Hayat kalitesini arttırdığımız emeklileri biz mi göremiyoruz ya da gerçekten yaşam kalitesi artan emekliler bir başka ülkede mi yaşıyor? Emeklilerin, “Ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan daha geniş ve etkin bir şekilde” yararlanması için çalışmalar yapılmış. Sayın Bakan konuşurken o salonda yer alan emeklilere kamera döndüğünde onların yüzlerinde birazcık tebessüm görsem diyeceğim ki, “tamam sayın bakan haklı!” Ama öyle bir durum yok. Herkesin gözü yerde, yüzü asık, “sen anlat biz dinlemeyelim” modundaki insanlar vardı salonda…
Bakın “hayat kalitesini arttırdık” dediğiniz emekliler hastanelerden rahatsızlıklarının tedavisi için randevu bile almakta zorlanıyorlar. Yine “hayat kalitesini arttırdık” dediğiniz emeklilerin 4.5 milyonu 12. Bin 500’lik maaşa talim ediyor. Yine hayat kalitesini arttırdık dediğiniz emeklilerin yüzde 90’ı yoksulluk değil açlık sınırının altında bir ücretle geçim değil gerçek anlamda yaşam mücadelesi veriyor. Askıda ekmek, pazarda çıkma ürün bekleyen emeklilerin yaşam kalitesinin artmasından söz edebilir miyiz? Bakın samimi bir şekilde başka bir gözlemimi size nakledeyim. Yukarıdaki tozpembe tabloyu çizen Sayın bakan bile konuşurken öylesine modu düşük bir şekilde “yersen!” der gibi konuşuyor. Onun da ortadaki gerçeklerden haberdar olmaması mümkün değil. Ancak Sayın Işıkhan adeta sırt sıvazlıyor, moral vermeye çalışıyor.
Sistem arızalı. 86 milyonluk nüfusa, 16 milyon emekli ağır bir yük getirebilir. 10 Aralık 2024 tarihinde açıklanan işgücü istatistiklerine göre işsizlik oranı 2024 yılı Ekim ayında yüzde 8,8 seviyesinde gerçekleşmiş. İstihdam edilenlerin sayısı 32 milyon 970 bin kişi, istihdam oranı ise yüzde 49,9 olmuş. Yani sadece iki çalışana bir emekli düşüyor. Eğer sorunları çözmek gibi bir niyetimiz varsa önce istihdamın önündeki engeller kaldırılmalı, kayıt dışı çalışma hayatının önüne geçmeli ve hayali değil gerçekten üretmeliyiz. Yoksa daha çok sırt sıvazlamaya ihtiyacımız olur..