Türkiye yaklaşık 3-4 aydır asgari ücreti tartışıyor. Asgari ücret dediğin nedir ki canım? Bakın asgari ücret bugün Türkiye’de çalışanlar açısından ortalama bir ücret haline geldi deyince birileri kızıyor. “Yok canım gerçek öyle değil!” diyorlar. Aslında doğru söylüyorlar. Eline 17 bin 2 TL’nin üzerinde geçenleri tabi ki asgari ücret sınıfında saymazsanız problem yok demektir.
 Şimdi asgari ücret için masalar kuruluyor, toplantılar yapılıyor, açıklamalar birbirini izliyor. Hemen her defasında asgari ücretle ilgili olarak “Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik, asgari ücret şu kadar yılda bu kadar arttı” gibi söylemler üzerinden yapılan değerlendirmelere ben hiç katılmıyorum. Kamuoyunun büyük çoğunluğu da bu söylemleri tatmin edici bulmuyor. 

Her neyse asgari ücretlinin de, başka ücretli kesimlerin de alım gücünü değerlendiren yok. Altın üzerinden yapılan değerlendirmelere de simit-çay üzerinden yapılan değerlendirmelere de tepki gösteriliyor. Sürekli olarak rakamlar üzerinden değerlendirme yapılırsa birilerinin hoşuna gidiyor.

Bu arada asgari ücretlinin durumu tartışılmaya devam ederken asıl 16 milyonun üzerindeki emeklinin bir kenarda unutulduğunu görür gibi oluyorum. Asgari ücret konusunda bu kadar kasılanlar, emekli konusunda , “Ah şu emekliler olmasa ne iyi olurdu?” der gibi bir tavrın ipuçlarını veriyorlar. Emekliler için gerçekten çok zor bir dönem daha önümüzde duruyor. Emekliyi yüzde 15-20 arasındaki bir maaş artışı ile yetinmeye zorlayacaklar gibi duruyor. Emeklinin büyük çoğunluğu çok konuşulan ve herkesin bir fikir sahibi olduğu asgari ücretin yine çok altında bir maaş artışına razı edeceklerini onlarda biliyorlar.

Ağır kış şartlarında bir taraftan kira, bir taraftan mutfak masrafları, diğer yandan yakıt giderleri ile emeklinin nefes borusu adeta tıkanmışken yeni yılda ne söyleyecekler gerçekten merak ediyorum. Yapılan bir araştırmaya göre hemen her yıl emeklinin Gayri Safi Milli Hasıla’dan aldığı pay düşmeye devam ediyor. Bu araştırma hem de hükümetin politikalarını bir anlamda yönlendiren TÜİK verilerine dayanıyor.

“TÜİK verilerine göre, emekli ve yaşlı ödemelerinin GSYH'ye oranı 2008'de yüzde 5,8 iken, bu oran 2022'de yüzde 3,8'e geriledi. 2023'te EYT ödemelerinin etkisiyle oran yüzde 4,4'e yükselse de önceki yıllara kıyasla düşük kaldı.  DİSK’in incelediği verilere göre, emeklilere yapılan ödemeler Hazine destekli maaş iyileştirmelerine ve EYT’ye rağmen geriledi. DİSK, bu durumu “TÜİK de itiraf etti: Emeklilerin pastadaki payı küçüldü” başlıklı açıklamasıyla duyurdu. Emekli maaşlarının, asgari ücrete oranla da gerilemesi dikkat çekti. 2001’de en düşük emekli maaşının asgari ücrete oranı 1,51 iken, 2024’te bu oran 0,74’e düştü. 2024'te asgari ücrete zam yapılmamasına rağmen emekli maaşları, asgari ücret karşısında gerilemeye devam etti. DİSK, bu verilerle birlikte, "EYT büyük yük oldu" iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirtti. DİSK'e göre, 2023'te emeklilere yapılan harcamaların düzeyi, 2019, 2020 ve 2021 yıllarının gerisinde kaldı. Bu veriler Türkiye'de emekli maaşlarının, asgari ücret karşısında ve GSYH içindeki pay bakımından sürekli gerilediğini gözler önüne seriyor.” 

Değerlendirmeler böyle… İşin aslına bakarsanız hani şu meşhur, “Okullar olmasaydı!” sözünün bugünkü karşılığı, “Şu emekliler olmasaydı” diyecek konuma geldiyse bazıları. Başka diyecek bir sözüm yoktur hakim bey!