Yerel seçimler için takvim işliyor. Siyasi partiler “dertlerinden arınmış vatandaşların” huzuruna adayları ile çıkmaya başladılar. Sorsanız, “Ekonomi tıkırında, emeklinin işi yolunda, dar ve sabit gelirli zaten keyif üzerine keyif çatıyor(!) Eskişehir’in sorunları mı? Onları bir kalem geçin. Örneğin çevre yolunu dert etmeyin, küçük esnafın kira, yakıt ve diğer girdileri ile ilgili problemler okuyup üflenince çözümlenecek şeyler. Alt yapı konusunda hiçbir eksiğimiz yok. Trafik maşallah su gibi akıp gidiyor. Altı geçitler, üst geçitler o kadar yaygın ki yayalar hiç sıkıntı çekmiyor. Otoparklar için yeni projeler yolda. Derdine derman arayan insanlar hastane kuyruklarında değil, doktorlar insanların ayaklarına gidiyor. Huzur evlerinde huzurdan huzursuzluk çıkmıyor, eğitim işleri tartışmaya bile değmez. Pazarda sebze meyve zaten bedava dağıtılıyor.” Siz anlıyorsunuz benim ne demek istediğimi. Tek derdimiz belediye başkanlık koltuklarına kim oturacak olsun, onu da bir şekilde çözeriz.

Yukarıdaki konularla ile ilgili değerlendirme yaptığımızda emin olun her iki mahallenin de taraftarları karşı duruş sergileyip tavır alıyorlar. Zira onlar için önemli olan koltuğa kimin oturacağı ülkenin ve şehrin sorunlarından çok daha önemli(!) Birisinin bir koltuğa oturmuş olması onlara göre memleketteki bütün dertleri unutturuyor. Medya mensupları bu konuları gündeme getirdiğinde her iki mahallenin sert bir direnişi karşılaşıyor. Sanki sorunlar yokmuş da onlar icat ediyormuş gibi. Anlayacağınız medya halk tabiri ile “Ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranabiliyor!” Sanki yaşanan sorunların tüm sorumluluğu medyanın üzerindeymiş gibi bir tavırla karşılaşıyorsunuz. Nasılsa temel mesele koltuğa kimin oturacağı olduğuna göre… Siz Yalova kaymakamı değil valisi olsanız ne yazar? İşlerine gelmediği zaman kim takar sizi?

+++

Aman ödemelerinizi aksatmayın

Hani alacağına kuzgun borcuna ise güvercin derler ya! Tam o hesap… Eğer doğalgaz, elektrik ve benzeri ödemelerinizde bir gün aksama olursa hemen ertesi gün otomatik arama sisteminden aranıp bir uyarı mesajı alırsınız. Sizin içinde bulunduğunuz şartların hiçbir önemi yoktur. Artık kurumlar alacaklarına kuzgun, hizmetlerine güvercin bile değillerdir. Örneğin elektriğiniz de bir arıza olsa veya suyunuzda veya doğalgazınızda söz konusu kurumların arıza servislerini arasanız karşınıza çıkacak olan otomatik servise zaten derdinizi anlatamazsınız.

Operatöre ulaştığınızda hiçbir zaman net bir cevap alamazsınız. Size ulaştığınız müşteri temsilcisi kırk dereden su getirir, ağzınızdan girip, burnunuzdan çıkar asla sonuçla ilgili bir cevap vermez. Adınıza bir arıza kaydı oluşturulur, saatler sonra, “bölgenizde yaşanan ve bildirdiğiniz arızanız giderildi” türünden bir mesajla karşılaşırsınız. Böyle olunca sorununuz çözümlenmiş olur mu, olmaz mı ona siz karar verin. Yeter mi? Yetmez!.. Siz borcunuzu ödemediğiniz zaman üç gün geçmeden ekipler gelir aldığınız hizmeti mühürler gider. Buna karşılık borcunuzu ödediğiniz anda ne elektriğiniz ne de doğalgazınız hemen açılır mı? Artık sıra ne zaman size gelirse…

Şimdi size bir tavsiyede bulunayım. Birincisi ayağınızı yorganınıza göre uzatın. Ödeyebileceğiniz kadar doğalgaz, elektrik kullanmaya gayret edin. İkincisi borcunuzu zamanında ödeyin ki bir sürprizle karşılaşmayın. Zira eğer aldığınız hizmet ilgili kurum tarafından durdurulursa sadece gecikme bedeli değil aynı zamanda açma kapama bedeli de ödemek zorunda kalabilirsiniz.