Kış mevsimi hemen herkesin çok sevdiğini söyleyebileceğimiz bir mevsim değil. Soğuk denildiğinde benim içim titrer. Ama emin olun her mevsimin kendine has güzellikleri var. Çocukluğumuzda Eskişehir’de lapa lapa yağan karları, ellerimizle yaptığımız kardan adamları ve kartopu savaşlarını hatırlıyorum. Ama son dönemlerde ve son yıllarda nerede ise karasal iklimin göbeğinde Akdeniz iklimini yaşıyoruz. Siz 10 yıl önce Ocak ayında 15 dereceleri gören bir sıcaklık görülmüş ve anlaşılabilir bir şey değildi. Ama gördük ki her geçen yıl kış mevsiminden o kadar çok uzaklaşıyoruz ki şaşırıyorum. Kar yağışı dediğinizde tarlalarımızdan bahçelerimizden bereketin fışkırması anlamına gelirken bu yıllarda bırakın bereketi üreticilerin suya ulaşımında bile çok önemli sıkıntılar yaşıyoruz. Geçmişte kurak geçen ilkbaharlardan yaz mevsimine geçilirken yaşanan kuraklık dönemlerinde yağmur dualarına çıkılırdı köylerde, kırsal alanlarda. Önümüzdeki dönemlerde emin olun artık çiftçilerimiz kar duasına çıkmaya hazırlanıyorlar.
Eskişehir gibi Anadolu’nun en önemli tahıl ambarlarından biri olan topraklarda kar yağışı olmayınca buğday-arpa gibi tahıl ürünlerinin başak vermeyeceğini hemen her tarımla uğraşan bilir. Kar örtüsünün korumaya aldığı buğdaylarımız, arpalarımız artık tarla farelerinin ve kuşların hedefi haline geldi.
Yer altı suları bile her yıl birkaç metre daha aşağıya taşınıyor. Obruk tehlikesi her geçen yıl biraz daha artıyor. Konya ovasından sonra Türkiye’de yer altı sularının çekilmesi ve azalması dolayısıyla en çok obruk tehlikesinin yaşandığı yerler Sivrihisar başta olmak üzere, çifteler gibi Eskişehir’in tahıl hasadı yapabildiği yerlerde oluşuyormuş.
İşin doğrusu önümüzdeki süreç gerçekten Eskişehir gibi bölgelerde yaşanacak ciddi kuraklık tehlikesine karşı ne gibi önlemler alınabilir, bunları enine boyuna tartışmalıyız. Eskişehir gibi üç akademik kuruluşu yani üniversitesi olan bir şehirde bu konunun tüm boyutları ile masaya yatırılması kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Üniversitelerimizden bu ciddi soruna karşı bir hamle beklemek bu şehirde yaşayan insanların en temel hakkıdır diye düşünüyorum. Kışın ortasında baharı yaşamak güzel de sonuçlarına katlanmak şartıyla.