Bütün dertlerimiz bitmiş kim kime ne demiş üzerinden seçim kampanyalarına da tanıklık ediyoruz ya helal olsun vallahi… Eskilerden bahsetmeye başlayınca, arkadaşlar, “Dede Korkut masalları” yorumu yapıyorlar. Ancak geçmişi hatırlamazsak toplumun hafızasını nasıl tazeleyeceğiz. Arkadaşların esprilerine alıştık. Ancak hafıza önemlidir.
Yaşımız itibariyle çok seçim kampanyası gördük. Meydanlarda mitingler -bugünün seçim ofisleri o günlerde seçim büroları olarak isimlendiriliyordu- açılışlar yapılıyordu. Partililer şölen havasında, seçim bürolarını bayram yerine çevirir insanlar herkese mavi boncuk dağıtırlardı. Seçim vaatleri üzerinden kampanyalar yürütülür, herkes yapacaklarını anlatır, afişler asılır, pankartlar hazırlanırdı. Herkesin siyaseti nezakete azami dikkat gösterdiği dönemlerdi. Hatta öyle ki herkes birbirinin mitingine gider, kahvelerde insanlar birbirlerinin siyasi görüşleri üzerinden espriler yapar iddialara girerlerdi. Kıracak, dökecek insanların kişiliklerine zarar verecek şeyler üzerinden siyaset yapılmazdı. Hatta aile büyükleri evlerinin içerisinde, “Sakın komşularımızla siyaset üzerinden inatlaşmayın, birbirinizi kırmayın” tembihlerinde bulunurlardı. Ve şöyle söylerlerdi, “Yarın yüz yüze bakacağız. Sel gider kum kalır. Baki olan bizim komşuluğumuz olur. Siyasetçiler kendi aralarında anlaşırlar. Olan bizim dostluklarımıza olur!” Hiçte yanlış bir yaklaşım değil..
Sahi o komşuluklar kalmadı ki. Artık eski paylaşımcı “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” sözünün gereği dostluklarda kalmadı ya. Apartman daireleri içerisindeki kutucuklara hapsolmuş, birbirini tanımayan, aynı merdivende, asansörde bile karşılaştıklarında selamlaşmaya çekinen insanlar topluluğuna döndük.
Bugün geldiğimiz noktada siyasete yön verenler, siyaset yapanlar, “kim kime ne demiş?” sözleri üzerinden fırtınalar koparıyorlar. Gerçekten sosyal, siyasal ve kültürel hayatımızı teknoloji bozdu. 24 saat esasına göre bir yaşam tarzı, dedikodu mekanızmasının en çok işlediği sosyal medya hesapları üzerinden kıyametler kopuyor gerçekten. AK Parti ve Cumhur İttifakı adayı Nebi Hatipoğlu bir yerde bir şey söylüyor, anında CHP adayı ve CHP çevreleri cevap veriyor. Kim haklı, kim haksız değerlendirmesi yapmaya bile gerek görmüyorum. Söylenen sözler Eskişehir’in hangi derdine derman olacak? Emeklinin, dar gelirlinin sofrasına ekmek, yemeğine katık olacak bir şey olur mu?
Eskişehir’in birikmiş onca sorununa karşılık, karşılıklı sataşmalar, cevaplar kamuoyunu sizce çok meşgul ediyor mu? Bence etmiyor. Eğer her iki tarafın danışmanları da bunun farkındaysa mesele yok. Her iki tarafta kamuoyunda çok konuşulmak istiyorsa mesele yok. Aslında daha çok konuşulmak için yapılması gereken o kadar çok şey var ki!
Bu işin dönüp dolaşıp mahalle ayrımına gelmesi gerçekten Eskişehir için olduğu kadar Türkiye için de talihsizlik. Seçime kadar daha kim bilir neler göreceğiz. Geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili “Şeyh uçmaz mürit uçurur” başlığı ile kaleme aldığım yazıda Eskişehir’de düzeyli bir seçim kampanyası dönemi geçsin temennisinde bulunmuş ve çevredekilerin kendi kendilerine “kraldan fazla kralcı “ tavır sergileyebileceklerini dile getirmiştim. Bu defa kralcılar yukarıya sirayet etmiş görünüyor. Eskişehir demokrasi açısından önemli kentlerden birisidir. İlk mitingin Çifteler Sakarya başında yapıldığını bilenler bilir… Eskişehir pek çok açıdan öncü bir şehirdir. Yine öncü olmaya devam edecektir. Öyle olsun istiyorum… Çünkü “kim ne demiş?” üzerinden bir siyasetin bu şehre bir faydası yok.