Yaz var, kış var derken işte geldik Ocak ayının malum gününe. Rahmetli babaannem, “günlerin işi mi var işte gelip geçiyor” derdi. Zaman su gibi akıp geçip gidiyor işte. Temmuz ayından bu yana yüzde 25’lik zamma itiraz eden emekliler için beklenen gün geldi çattı. Temmuz ile Ocak ayı arasındaki altı aylık zaman geçiverdi. “Ha bu gün, ha yarın !” diyerek bekleşen emekliler için kritik gün. Devletin yeniden değerleme oranlarının yüzde 58 olarak belirlenmesinden sonra emekliler için ne kadar bir zam yapılacak merak konusu. Devletin kendisi için belirlediği enflasyon yüzde 58 ise emekliler için enflasyon farkı ne olmalı?
Bugün beklenen TÜİK rakamları açıklanacak. Sonra da emekliler için özellikle de SSK ve Bağ-Kur emeklileri için gerçekleşecek olan maaş zammı oranı ortaya çıkmış olacak. 2023 yılını yüksek enflasyon sebebiyle çok zor şartlar altında geçiren, “askıda ekmek, pazarda çıkma ürün” alabilmek için bekleyen emekliler için nasıl bir maaş artışı olacak hep birlikte göreceğiz. Asgari ücrete yüzde 49.12 oranında yıllık zam oranı belirleyen komisyonun kararının ardından emekliler için ne oranda bir zam yapılacak?
Temmuz ayında memurlara verilen 8 Bin 77 TL’lik seyyanen zammın bile altında kalan 7 Bin 500 TL emekli maaşı alan emekliler için yapılan özel çalışmaların ne olduğunu da öğreneceğiz. Ev kiralarının ateş pahası, çarşı ve marketlerin alev alev yandığı enflasyonist bir ortamda emeklilerin beklentisi gerçekten yüksek ama bu ne oranda karşılanır anlayacağız.
Geçtiğimiz gün bu konuda Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürlüğü’nden emekli olduğunu öğrendiğim bir vatandaşımızla kendi aramızda konuşurken çok ilginç değerlendirmelere tanık oldum. Vatandaşımız diyor ki; “3 Bin 600 günden emekli olan birisiyle 5 Bin gün ve daha üzeri prim ödeyerek emekli olanların eşitlendiği bir eşitsizlik düzeni ile emeklilerin sorunları çözülemez!” Yerden göğe kadar haklı bir değerlendirme.
Bunu işittikten sonra aklıma Türkiye Emekliler Derneği Eskişehir Şube Başkanı Arif Duru’nun çözüm önerisi aklıma geldi. Sayın Duru ile konuştuğumuzda, “Emeklilik meselesi gerçekten tüm tarafların katıldığı ortak aklın gerektirdiği bilimsel bir çözüme kavuşturulursa tartışmalar biter. İktidar ya da muhalefet partileri fark etmez. Bu konuda siyasi iradenin çözüm için tarafları dinleyip ortak bir çözüm üzerinde çalışması gerekiyor” demişti.
Hangi emekli ile konuşursak konuşalım ortak söylemlerden birisi, “Maaşlara öyle yüksek zam yapmasınlar eyvallah. Ancak bu fiyat artışlarının da önüne geçsinler. Bizim ne kadar maaş aldığımızdan çok piyasada yaşanan pahalılığın ne kadar arttığı önemli. Biz maaşları daha cebimize koymadan fiyatlar alıp başını gidiyor” şeklinde.
Yani hiç kimsenin ve özellikle emeklilerin beklentisi hiçbir zaman keyfi bir beklenti değil. Emekliler bugün alım gücü hızla düşen gelirleri sebebiyle, çoluk çocuğunun yada eş dostun yardımlarına muhtaç hale geldi. Emeklilerin insanca yaşayabilecek bir oranda zam yapılması da, yeni düzenlemeler ile bu emeklilik sisteminin emeklilerin onuruna yakışacak şekilde düzenlenmesinin de zamanı gelmedi mi? “Emeklilerimizi ve çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz” söylemleri de oransal maaş artışları da insanları tatmin etmiyor. İnsanlar sorunlarına akılcı, bilimsel tüm tarafları memnun edecek çözümler bekliyor.