Pek öyle sosyal medya ile aram iyi değil, paylaşım yapmayı da pek beceremem. Bu konuda sağ olsun çocuklarım, zaman zamanda beraber çalıştığım gazetedeki genç arkadaşlarımdan yardım alırım. Hatta yazdığım yazılarda çok fazla betimleme yaptığım, konuşurken “bir başka açıdan ya da şimdi size başka bir şey söyleyeceğim” sözcüklerini de çok kullandığım gerekçesi ile değerlendirmelerimizi “Dede Korkut” söylemlerine benzeten arkadaşlarımın da olduğunu biliyorum. Ne yapacaksın işte “yaşlılık!” Biz gençleşmeyeceğiz, ama gençlerimizde bir gün yaşlanacaklar. Derdimizi anlatmak için galiba cümleleri yine çok uzattım. Tabi ki işimiz gereği yinede çağa ayak uydurmaya çalışıyoruz. İnstagram hesabında dolaşırken, “Emeklilere ödenen 5 Bin TL emekliyi böldü ve eşitlik ilkesini ihlal etti…” Başlığıyla sosyal medyada paylaşılan başlığın altına, 6 yorum yapılmış. Onlardan sadece iki tanesini düzenlenmiş haliyle sizlerle paylaşmak istiyorum.

" Maliye Bakanını protesto ediyorum. Çalışmadığım halde eski bir kayıttan dolayı çalışıyor gözüküyorum ve 5 Bin TL'yi alamıyorum. Tiyatro bu... Emekli çalışsa bile niçin çalışır? Geçinemediği için. Çalışmak suç mu? Nasıl bir anlayıştır bu? Peki adam milletvekilliğinden emekli maaşı alıyor hem de vekillik maaşı… Bu nasıl bir adalet-adaletsizlik? İçinize siniyor mu şimdi! Bu tezleri kabul etmek nasıl bir adalettir? Keşke o 5 Bin TL'yi hiç vermeseydiniz!!!...???”

“Muhalefet bu adaletsizliği Anayasa Mahkemesine taşımalı!”

Şimdi bu paylaşımın yapıldığı hesabı biliyorum, seçim öncesi iktidar partisi ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan için nasıl çırpındığına da tanıklık ettim. Elbette saygı duyuyorum. Samimiyetle ifade ediyorum ki herkesin kendi düşüncesi ve fikridir. Burada niye o gün öyle yaptın, bugün böyle hesaplaşması yapacak değiliz. Hakkımızda değil, haddimize değil. Burada dikkat çekmek istediğim şey başka… Bu arada seçimlerin hemen ardından da aynı hesaptan vatandaşımız Temmuz ayındaki yüzde 25’lik emekli maaş artışında yaşadığı hayal kırıklığını da çok ciddi itirazları ile ifade etmeye çalışmıştı. Ortada üst üste özellikle emekliler için yapılmış bir adaletsizlik, haksızlık söz konusu. Gerçekten insanların canı yanıyor. Açlık sınırının 14 Bin TL’lerde olduğunun açıklandığı şu günlerde çoğunluğu 7 Bin 500 TL maaşa mahkum edilmiş insanlar arasında sözüm ona takviye edici bir ikramiye düzenlemesi yaparken bile bir başka yanlışlık yapıldığının artık birilerinin farkına varması gerekmez mi? Yapılan yanlışı düzeltebilecek en önemli fırsatında mecliste kaçırıldığını görüyoruz. Çiftçilik yapacak hali kalmamış, yaşı kemale ermiş köylü bir vatandaşımızın çiftçi kayıt belgesini sildirmediği için bu ikramiyeden yararlanamadığına da tanıklık ettik ya! Bu yanlışları bugün bile düzeltme imkanı varken itirazı görmezden, duymazdan gelmek de neyin nesi?

Dün yine sosyal medyada dolaşırken bir TV kanalına yönelik olarak, “…. Kanalının yeni görevi belli oldu. Emekliyi 10 Bin TL maaşa razı etmek” başlığına rastladım. Doğrusunu isterseniz bende bir emekliyim. Öyle süper emekli falan değilim. Şükretmesini de bilirim, sabretmesini de… Ancak kendi yaşamımdan biliyorum ki, asgari ücretin altındaki her emekli maaşı gerçekten söylüyorum bu ülkenin emeklilerine yapılmış bir en hafif tabiriyle haksızlıktır. İşte bu sebeple yukarıdaki isyanları anlayabiliyorum. İşte o sebeple toplumun en mağdur kesiminin emekliler olduğunu dile getirmeye çalışıyorum. Anadolu’da bir söz vardır, “Yanlışı bir başka yanlış ile düzeltemezsiniz. Bilakis yanlışları çoğaltır kördüğüm haline getirerek içinden çıkılmaz hale sokarsınız!”

Eğer hadiselere böyle bakamıyorsunuz ben de size “İsterseniz buyurun buradan yakın!” derim.