Bir gün Diyarbakırlı gazeteciler toplanmışlar, beni aramak istemişler. Dediler ki “ Senin gündemin ile bizim gündemimiz çok fark olduğunu görüyoruz. Eskişehir haberleri genellikle güzel haberler, sanat ve kültür haberlerinden oluşuyor. Bizde terör ağırlıklı ve Irak ve Suriye haberleri, gelişmeleri var” 
dediler.  
Yine yakın zamanda, İstanbul gazetelerinin kültür ve sanat servisleri, bana Eskişehir’de tiyatro sahnelerinin, İstanbul’dan daha fazla olduğunu hayretler içinde öğrendiklerini söylediler. İzmir’de yaşayan Eskişehirlilerde İzmir’de sanat ve kültür faaliyetlerine şehirde önem verilmediğini altını çizdiler. 

 İYİ Kİ ŞEHİR VAR 

Mesela bu hafta iki sanat olayı Eskişehir’de yaşandı. Odunpazarı Belediyesi’nin bir oda orkestrası kurması hoşuma gitti. Beklemediğim bir aşamaydı. Tepebaşı Belediyemizin Çocuk Senfoni Orkestrasının eleman sayısının ise 1000 çocuğa ulaşması, başka bir şehirde yaşanacak bir durum değildir. Türkiye’de de örneği yok. Yılda 100 bin kişinin tiyatroya, 30 binin üstünde kişinin de senfoni orkestrasının daimi izleyicisi olması Eskişehir’in diğer kentlerden farklılığını ortaya koyuyor. 
Elbette, Odunpazarı oda orkestrası giderek büyüyecektir. Çevre illerde de konser verecektir. Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen’in Anadolu Rektörlüğü döneminde kurduğu Konservatuvarının, kuruluşunu biliyorum. Zühtü Hocamın sonrasındaki müdürlerin gayretlerini gördüm. Macar, Rus ve Azeri Hocalar, bozkırda öğrenci yetiştirmeye çalışmaya başladılar. Yılmaz Hoca, Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda da ilk önce şehir tiyatrosunu, sonrada senfoni orkestrasını kurdu. Orkestranın ilk konserlerinde 20-30 izleyici kitlesi vardı. Bugün ise, binlerle ifade ediliyor. Bin 200 kişilik salon yetmiyor. 

İLMEK İLMEK 

Dünyaca ünlü piyano sanatçımız İdil Biret, bir sohbetimizde, şehirdeki iki senfoni orkestrasının bulunmasının, imrenilecek bir olay olduğunu belirterek, Türkiye’de başka bir örneği olmadığını söyledi. Eskişehir’in kendi seyircisini yarattığının altını da çizdi. Mesela, konservatuvarın kuruluşundan başlıyor. İlmek ilmek dokunuyor. Diyarbakırlı gazeteciler, bile bu işin farkındalar. Benim haberlerimden yola çıkarak, beni aramak ihtiyacını hissediyorlar. Orta yaşın üstündeki Eskişehirlilerde bu işin sırrının yıllar önce yanması ile kapanan tiyatroda olduğunu söylüyorlar. 1960’lı yıllarda kanlarını satan gençlerin, Eskişehir’de kurduğu bir de tiyatro var. Şehrin kültür ve sanata olan düşkünlüğüne mayasında var demek gerekiyor. 

Bir devlet politikası olarak, Türkiye’nin 6 bölgesinde Kültür Bakanlığımız tarafında opera ve bale kurumları kuruldu. Ama Eskişehir’de opera ve bale daha çok izleniyor. 6 bölgede opera ve bale olması bir anlamda Eskişehir içinde şans oluyor. Çünkü bu şehirlerdeki baleler ve operalar Eskişehir’deki kaliteli izleyiciye konserler vermek için geliyorlar. Eskişehir’deki hepsini  bir den izleme olanağı buluyor.   

AMATÖR TOPLULUKLARIMIZ DA FARKLI
Eskişehir’de çok sayıda mahallenin Türk Müziği korosu var. Yine pek çok derneğin, ilgilerin olmamalarına rağmen müzik toplulukları var. Eskişehir’de 60 koro olduğu söyleniyor. Sayısının hesabını kimse tutamıyor. Ben bu satırları yazarken Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün, İnfaz ve koruma memurlarının oluşan  müzik topluluğunun Eskişehir’de konser vereceğini öğrendim. Yeni yılın ilk günlerinde de Maliye Okullarının tiyatro topluluğu Eskişehir’de sahneye çıkacak. Müzik ve tiyatro toplulukları özellikle konser vermek için Eskişehir’e gelmelerinim nedeni, Eskişehir’deki alt yapı ve kültür, sanat olaylarını takip eden Eskişehirlilerin varlığıdır. Sadece bu kadarda değil. Eskişehir’de amatör toplulukların şefliğini yapan Cem Aksu da, ‘Kimlikli Şarkılar’ isimli kitap yazdı. Önümüzdeki günlerde imza günü yapacak. Bu etkinlikler ve kültürel, sanatsal çalışmalar Eskişehir’in geleceğini aydınlatıyor. Eskişehir’in Türkiye’de şehirler içinde farklı bir yere oturmasına neden oluyor.