“Şimdi sizlerle emeklilerin hayallerini gerçekleştirebilecek bir kulis bilgisini paylaşacağım. İktidar kanadına yakın kaynaklardan edindiğim bir bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum” desem ne dersiniz? “At yalanı inananı öpeyim” mi dersiniz? Yoksa “acaba gerçek mi?” diye mi düşünürsünüz? Gün geçmesin ki değil an geçmesin ki emekliler ile ilgili birileri tarafından müthiş(!) bir kulis bilgisi paylaşılmasın. Umut tacirlerinin işi gücü bırakıp insanların umutları ve hayalleri üzerinden algı operasyonu çekmesi gerçekten kabul edilebilir bir şey değil. Yeni yılla birlikte emekli maaşlarına TÜİK7in belirlediği enflasyon farkı olan yüzde 37.57’lik bir zammın ötesinde bir de yüzde 5’lik refah(!) payı eklendi. Yetmedi kamuoyundaki rahatsızlık artınca zam oranı memur emeklileri için öngörülen 49,25’oranına yükseltildi. En düşük emekli maaşı yeni verilere göre 10 bin TL olarak belirlendi. Emekli maaşlarının çok büyük bir bölümü 17 Bin TL olarak açıklanan ve uygulanan asgari ücretin altında kaldı. Kümülâtife vurduğunuzda yani tüm emeklilerin ortalama maaşının da asgari ücretin altında kaldığını uzmanlar söylüyor.

Olaya şöyle bakalım. Hayat gerçekten pahalı. Asgari ücretle de geçinmek çok zor, emekli maaşıyla zaten imkansız gibi bir şey. İnsanlar çoluk çocuğundan, yakınından destek almadan hayatlarını devam ettirmekte öylesine zorlanıyorlar ki. Hele evi kira ise ve çoluk çocuğu da kendisini zor geçindiriyorsa Allah yardımcıları olsun. Bugün emekli maaşlarının bu kadar düşük kalmasının en önemli sebebi gelir dağılımındaki bozulmadır. Gelir dağılımındaki bozulmayı düzeltmeden ücretli kesimin yaşam kalitesini yukarıya çekmek gerçekten imkansızdır. Böyle yüksek enflasyonlu dönemlerdeki fırsatçılarında önüne geçilmediği zaman hayat gerçekten çekilmez hale geliyor.

Hal böyle iken “emekliler ile ilgili müthiş kulis bilgisi”gibi haberler bile isteye yapılan ve insanların hayalleri ile oynanan bir oyundan başka bir şey değil. İnsanların aklıyla alay etmekten başka bir anlamı da yok.

Empati yapmayı severim. Başkası üzerinden değil kendi üzerimden örnek vereyim. Ben de bir emekliyim ve asgari ücretin 4 bin TL daha altında maaş alıyorum, ne köyde ekecek bir tarlam, ne de kira geliri olan bir evim var. Sıradan bir market alışverişinin bile en az Bin TL olduğu günlerden geçiyoruz. Sadece kış aylarında 2 Bin TL civarında doğalgaz aynı zamanda 300 TL civarında bir elektrik parası ödeyerek aldığımız bu para ile nasıl geçinilebilir birisi bunu anlatsın. Benim için durum böyle iken varın gerisini siz hesap edin. Eğer ben 10 Bin TL’nin üzerinde maaş almama rağmen zorlanıyorsam 10 Bin TL ve evi kira olan emeklileri düşünemiyorum bile.

Yine işverenler açısından da bir empati yapalım. Bir asgari ücretlinin maliyetinin sigorta ve vergiler ile birlikte 25 bin TL civarında olduğu iş hayatında işveren açısından olaya baktığınızda işverenin de çok zorlanabileceğini, daha az istihdam ile daha çok verim alabileceği bir düzeni kurmak zorunda olduğunu düşünün. Bunu büyük işletmeler için söylemiyorum. Bunu gerçekten emeği ve alın teri ile yatırım yapan küçük ve orta boy işletmeciler için söylüyorum. Hani halk arasında “aşağı tükürsen bıyık, yukarı tükürsen bıyık hesabı!” Çalışan için zor, çalıştıran için zor ve hele emekliler için daha zor bir hayattan söz ediyoruz. Bu şartlarda yalanlarla, algı yönetimleri ile insanların hayalleri ile oynamak, umutlandırmak gerçekten günah. Yapılması gereken yükün paylaştırılması, gerçek bir sosyal adalet çizgisinde gelir dağılımındaki bozulmayı düzeltmek, üretimi arttırmak, üretimin önündeki engelleri kaldırmaktan başka bir şey değil. Bunu açık yüreklilikle yapmadığımız sürece daha çok patinaj yapar Kulis(!) haberlerinden medet umarız.