Böylesi nadir bulunur? Dünya iktisat tarihini tersine çevirecek uygulama bizde. Nasıl olmasın? “Bir uyu altı ay sonra gözlerini aç” bambaşka bir dünyaya uyanırsın. Bir bakarsın, “tozpembe bir dünyaya” gözlerini açmışsındır. Ya da “ekonomi gözlerdeki ışıltı” diyen bir Hazine ve Maliye Bakanı’nın gözlerinin içine bir bakarsın “iyi gelir!” insana… Sonra o ışıldayan gözleri ararsın da bulamazsın. Çünkü o gözlere bir kere bakman yeterliydi ya hani, “iyi bakmadıysan kabahat gözlerde mi?” Sonra bizde ekonomi öyle yönetilmesi çok zor bir şey değil. Yukarıda anlatıldığı kadar basit. Sonra “Ortadoks politikalar yerine heteredoks politikalar” uyguladığınızda bir bakmışsınız, “ortalık güllük gülistanlık” oluvermiş.
Ülkenin siyasi gündemi bir başka aleme evirilmiş olsa da, dar gelirlinin gerçek gündemi hala hayat pahalılığı… Yukarıda anlatmaya çalıştım. Bizde işler böyle yürüyor. Örneğin “hedef enflasyon” denilen bir şey icat edildi. Bu yılın ikinci yarısındaki enflasyon rakamları yüzde 15’i geçmez algısı oluşturuldu. Neden? Yeni yılla birlikte emeklinin, dulun yetimin, asgari ücretlinin maaş artışı için bir zemin oluşturulsun. Bir vatandaş olarak yapılanlar ile yaşananları karşılaştırdığımda ben öyle düşünüyorum. Daha önce ürün bazlı yapılan değerlendirmeler üzerinden çok eleştiri gelince bu istatistiklerden sorumlu kurum madem öyle ürün bazlı bir açıklama yapmıyorum deyip esas aldığı ürünlerin fiyatlarını ilgili alanlardan silivermişti. Şimdi dana açık bir ifade ile halkın yaşadığı hayat pahalılığı ile ilgili kurumun açıkladığı aylık bazı fiyat artışları örtüşüyor diyen varsa beri gelsin. Çünkü biz de dünyanın tersine “düş deyince düşen bir enflasyon” var. Bizim hiçbir şeyimiz başka ülkelerin yaşadıklarına benzemez. Çünkü biz farklıyız(!)…
Ekim ayı enflasyon verilerinin açıklanması sonrasında “gözlerindeki ışıltı” ile birlikte kendisi de kaybolan eski bakanın yerine ekonominin dümenine oturan ve ekonomi çevrelerinden ilk bakışta büyük de destek alan mevcut Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek yeni rakamları değerlendirmiş. Bakan Şimşek sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Ekimde yıllık enflasyon mayısa göre 26,9 puan gerileyerek yüzde 48,6 oldu. Temel mallarda yıllık fiyat artışı yüzde 28,5, ataletin yüksek olduğu hizmetlerde ise yüzde 69,8 gerçekleşti. Özellikle geriye dönük fiyatlama davranışının yüksek olduğu kira ve eğitim grubunda yıllık artışlar enflasyondaki düşüşü sınırlandırıyor. Katılıkların giderilmesi zaman alıyor ancak bu konudaki gelişmeler olumlu. Ekimde 12 aylık enflasyon beklentilerinin tüm kesimlerde son iki buçuk yılın en düşük seviyesine gerilemesi hizmet enflasyonundaki ataletin kırılması için önemli" ifadelerini kullanmış.
Sayın Şimşek, “geriye dönük fiyatlama davranışının yüksek olduğu kira ve eğitim grubunda yıllık artışlar enflasyondaki düşüşü sınırlandırıyor” şikayetinde bulunuyor. Sayın Şimşek aslında bu enflasyonu biz daha hızlı düşürürüz ancak, “mazeretimiz var” demeye getiriyor. Kabul edelim ki açıklanan rakamlar doğrudur ama gerçek vaziyet şöyledir. “Yılbaşından bu yana dar ve sabit gelirlinin alım gücü yüzde 50’ye yakın düştü!” Yani elimize geçen para ile bir yıl önce aldığımız bir ürünün bugün ancak yarısını alabiliriz. Zaten çözüm bulunması gereken sorun da bu değil mi? Soruyu şöyle soralım “eğitim masrafları ve kiralar niye artıyor?”
Ülkede yaşanan geçim derdi, insanların yoksulluğunun, çaresizliğinin üstünü önce “gevşeme, yumuşama, normalleşme” şalıyla örttüler, ardından bu şalın altından dertler, sıkıntılar, yoksulluk ve fakirleşmenin kendini göstermeye devam edince şimdi de siyasetin gündemini sertleşerek, gerilim politikası ile değiştirmeyi tercih ettiler. Ancak birilerine hatırlatalım, “vatandaş bu kışı geçirir geçirmesine de, yediği ayazı unutur mu?” onu bilmiyoruz işte.