Asgari ücret 22 Bin 104 lira olarak açıklandı. Bir önceki yazımda bu rakama Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda üye olarak bulunan Türkiye İşverenler Sendikası temsilcisinin bile inanamadığını rakam açıklanırken şaşkınlık yaşadığını söylemiştim. Önüne hazırlanan metni okuyan Bakan Vedat Işıkhan’ın rakamı sanki ilk orada görmüş gibi iş rakama geldiğinde okurken bir iki küçük yutkunma hareketinde bulunduğunu da düşündüğümü anlatmaya çalışmıştım. Asgari ücret rakamı açıklandıktan sonra iktidar yanlısı televizyon kanallarını şöyle bir dolaştım. Onlar bile işe nereden nasıl yorum getireceklerini kestiremiyorlardı. Lafı eveleyip geveleyenler, kıyıdan köşeden dolaşarak belirlenen rakamı eleştirmeye çalışanlara da rastladım. Ama neyse ki öyle göğsünü gere gere “Bu rakam kimseyi tatmin etmez” diyene rastlayamadım.
Emin olun benim gördüğüm ve hissettiklerimi pek çok kesiminde hissettiğini görmüş olmaktan çok da memnun olmadığımı ifade etmeliyim. Asgari ücret konusunda muhalefetin ve masanın bir tarafında emekçileri temsil eden Türk-İş’in rakamlarını değerlendirirken iktidar mensuplarının, “popülist” hatta “sırtlarında yumurta küfesi yok” değerlendirmesinde bulunduklarını görüyorum. Birde ekonomik sıkıntılar sebebiyle, “çoğu gitti azı kaldı” benzetmesinin üzerinden “az daha sabır” tavsiye etmelerini gerçekten anlamıyorum. Hepi topu 22 bin 104 Lira üzerinden insanlara “sabır” tavsiyesini gerçekten anlamak mümkün değil.
Şimdi aklıma takılan bir başka konu var. Tespit edilen asgari ücreti alkışlayanların kaçı acaba asgari ücretle geçiniyordur. Bu kararı alkışlayanların kaçı “bir lokma, bir hırka” yaşıyordur? Yahu Anadolu’da başkası üzerinden yapılan işlere “Yörük sırtından kurban kesmek” denir. Yörük sırtından kurban kesmek kolayda kurbanı insanlar kendi kesesinden kesince galiba biraz canları acır.
Asgari ücretli üzerinden, “İyi oldu, enflasyon azacaktı, işsizlik artacaktı” gibi değerlendirme yapanlardan bir tanesi “yahu ben de asgari ücretle geçiniyorum” diyebiliyor mu? Asıl popülizmi alınan asgari ücret kararını alkışlayanlar yapmıyor mu? Bizdeki ekonomik politikalar “dön dolaş garibanın sırtına bin” uygulamasından başka bir şey değil. Lokması her geçen zaten küçülen insanlara bir de üstüne üstlük, “Biraz daha sabır” tavsiye etmek de neyin nesi…
Madem her şey normaldi, uygulamalar iyiyiydi de biz bugün bu zorlukları niye yaşıyoruz. Ha bugün, ha yarın derken günler aylar gelip geçiyor, ortada ne düzelen, ne de düzelecek bir şey görebilen varsa bize anlatsın. Mutfak masrafları, ulaşım masrafları, enerji giderleri, kılık kıyafet, kira, çocukların okul masrafları, sağlık giderleri üst üste koyduğunuzda karşınıza ne çıkıyor deseniz, böyle bir sorgulama yapsanız emin olun ortaya bambaşka rakamlar çıkar. Ama hala insanlara “sabredin “ demek bana biraz tuhaf geliyor.
Bu arada asgari ücretli için yüce dağların karı eridikten sonra emekli için de çok fazla bir beklenti içine girmek tam bir ütopya olur. Emekli için birileri hikaye anlatıyor, “refah payı” masalları anlatıyorlar. Her zamanki gibi asgari ücretliye, emekliye “bir lokma, bir hırka” bile düşmedi. Hepimiz yeni uygulamalar ile “Hint fakirlerine” döndük…
Bu saatten sonra kim hangi masalı anlatırsa anlatsın, “çobanın hikayesindeki” gibi inandırıcı olmaktan uzak kalacaktır. Her zamanki klasik cümlelerimizden biriyle bitirelim, “Bin bir alamete gidiyoruz bildiğiniz yere!” Niyet hayr, akıbet hayrolur inşallah!...