Bugün dizilere, filmlere sayısız kez senaryo sunmuş bir durum ile size geldim. Çocukluk travmaları ve psikologların sizi çocukluğunuza döndürmeleri anlatısı..
Hemen hemen herkes kulaktan duymada olsa insanın şu an yaşadığı birçok problemin temelinin çocukluk hatta bebeklik süresince yaşadığı travmatik olaylarla alakalı olduğunu bilir. Ancak bence bu anlatıyı sizi çocukluğunuza döndürerek travmalarınızı iyileştirmek olarak değil de çocukluğunuzu bu gününüze getirerek onu iyileştirmenizin mümkün olduğu şeklinde değiştirmeleri gerek. Çünkü geçmişe dönüp de bir şeyleri değiştirebilmemiz pek de mümkün değil. Ancak bugün ki halinizle ve tecrübelerinizle geçmişten kalan yaralı taraflarınızı sarmanız oldukça mümkün bir olasılık.
Hikâyemiz gördüğümüzün ve bildiğimizin çok öncesinde başladı. Nasıl atalarımızdan göz rengimizi, ten rengimizi, diş yapımızı, yüz şeklimizi aldıysak aynı oranda duygusal yönlerimizi ve olaylara verdiğimiz tepkileri de onlardan alıyoruz. Görerek öğrenmemizin yanında içselleşerek, hissederek içimizden gelen tepkisini verdiğimiz duygulardan da nesil bağlantılarımızla sorumluyuz. Yani bu günlerde yaşadığımız hikâyelerimiz biz daha doğmadan önce başlıyor.
Belki bilenleriniz vardır geçen hafta uzman psikolog Gökhan Çınar Eskişehir’deydi. Bende bir arkadaşımla kendisinin seminerine katıldım. Seminer ‘’gel yeniden başlayalım’’ konseptiyle hazırlanmıştı. Çocukluğumuzda yaşadığımız her sorunun bugünlerde ayağımıza takılan taşlar olduğunu söyledi Gökhan Çınar. Üzerine biraz düşündüm de sahiden de öyleydi.
Çocuğun bakımı ile ilgilenen ebeveyniyle arasında oluşan bağ hem romantik ilişkilerini hem sosyal ilişkilerini etkiliyor. Örneğin çocuğun bakımı ilgilenen kişi annesi diyelim. Çocuğun annesiyle kurduğu bağ sağlıklı bağlanma biçimi ise sonraki kurduğu ilişkilerde sağlıklı ve olması gerektiği gibi oluyor. Kişinin annesi ile kurduğu ilişki bağımlı olarak adlandırılan ( kaçıngan, saplantılı, kaygılı) bağlanma türlerindense kişi sağlıksız ve korkulu bağımlı ilişkiler kuruyor. İşte bu yüzden çocuğun ilk iletişim kanalında ona verilen güven, değer, ilgi ve sevgi çok önemli. Sanıyoruz ki bebek anlamaz, çocuğun aklı ermez ama aslında bizlere o zamanlarda yapılan en ufak bir hareket hayatımızda nelere mal oluyor inanın bilemeyiz..
Geçmişi dönüp bir şeyleri değiştiremeyiz belki ama en azından yarınımız için elimizden bir şeyler gelir. Bugünümüze getirdiğimiz kötü tecrübelerimizle vedalaşabiliriz mesela. O zamanlarımızda yaşanan ve bizde buhran oluşturan olayın üstünü kapatmayıp aksine içimize neyin yük olduğunu eşeleyerek bulursak eğer içsel yolculuğumuzda baya bir yol kat etmiş olacağız.
‘’Üstünü örttüklerimizin altında kalıyoruz’’
Gittiğim seminerde Gökhan Çınar böyle bir söz söyledi ve sizlere bu yazıyı yazmama ilham oldu. Tam da böyle gerçekten. Acıların, üzüntülerin, travmaların, kötü tecrübelerinizin üstünü örtmeyin. Ruhumuzun yaralarının diğer yaralarımızdan farklı olarak üstünü açın, açın ki kabuk tutup iyileşebilsin..
Herkese, mutlu, huzurlu bir hafta diliyorum..