Yılın ilk 11 ayda enflasyon verileri yüzde 44. 5 iken bir yıl önce 17 Bin TL'ye razı edilen asgari ücretliye yüzde 30’luk artışla verilmek istenen mesaj nedir?

Her yeni yıl öncesi içimi bir sıkıntı kaplar. Sadece benim değil, hemen pek çok çalışanında benzeri sıkıntıları yaşadıklarını düşünüyorum. Çünkü her yeni yıl yeni bir başlangıç için belki de fırsattır. İnsanların beklentilerinin yükseldiği umutlarını taşıdıkları hayallerine kavuşmanın heyecanı yaşanır. Ama ne yazık ki bu defa öyle olmadı. Özellikle çalışanlar açısından 2024’den sonra 2025’in de çok geçeceğinin ilk sinyalini aldık. İktidar her defasında, “Çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik” açıklamaları ile söze başlayıp, kaşığın sapıyla verdiği ile övünüyordu. Biz biliyoruz ki son yıllarda çalışanlar açısından tablo hiçte iyi değil. Fedakarlık beklenen, istenen kesim sürekli olarak çalışanlar oldu. Ancak çalışanlar açısından da, emekliler açısından da önümüzdeki yıl her zamankinden çok daha zor geçecek.
Aylardır konuşulan ve 10 Aralık ile 19 Aralık tarihleri arasında üç kez toplanan “Asgari Tespit Komisyonu!” bu toplantılardan bir sonuç alamadı(!) bu konuyla ilgili defalarca yazıp çizdik. Sonuçta son kararı Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı yaptı. Terazinin tam ortasında hakem rolüne soyunmuş bir bakan ve sağ tarafından İşveren Sendikaları temsilcisi ama terazinin bir tarafı boş görüntü içerisinde açıklanan rakam gerçek anlamda toplumda tam anlamıyla hayal kırıklığı yaşattı. Hatta öyle bir hayal kırıklığı ki sayın bakan önündeki tabletten açıklamayı okurken iş rakamı telaffuz etmeye geldiğinde şöyle bir şaşkınlık yaşadı gibi geldi bize. Belki kendisinin bile haberinin olmadığı bir hayal kırıklığı ortaya çıktı rakamı telaffuz ettiğinde. Doğrusunu isterseniz bakanın önündeki metni çok etkili okuduğuna tanıklık ettik. Bir okuma yarışmasına girse kesinlikle ilk üçün içerisinde yer alır. Ama okumanın sonucunda ortaya çıkan rakam ise tam anlamıyla her kesimden tepki görecek hayal kırıklığı idi. Bu defa çalışanları “enflasyona gerçekten ezdirmemişlerdi” ama çalışanları kim ezdi işte o sorunun cevabı yok.
 Şaka gibi bir rakam ortaya çıktı. Yılın ilk 11 aylık bölümünde TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri bile yüzde 44. 5 iken bir yıl önce 17 Bin 2 TL’ye razı edilen asgari ücretliye yüzde 30’luk bir zam yaparak verilmek istenen mesaj nedir? Bu zam yeterli gösterilmek istenirken, “2025 yılında asgari ücret, %30 artış ile 22 bin 104 lira oldu. Böylece, her fırsatta popülist söylemlerde bulunan bazılarına da enflasyonun körüklenmemesi adına realist bir rakamla cevap verilmiş oldu. Milletimize, emekçi kardeşlerimize ve işverenlerimize hayırlı olsun” yorumları gerçekten insanı daha fazla geriyor. Şimdi herkes şaşkın… Gerçekten 22 bin 104 liranın belirlenmesi sırasında çok mu düşündünüz, çok ince hesap mı yaptınız merak ediyorum. Ülkede asgari ücretin enflasyona etkilerini tartışıyoruz, ama bir maaş, üç bey huzur hakkı alanların ekonomiye yüklerini, enflasyona katkılarını hiç tartışmıyoruz..
Gerçekten çok tuhaf bir durumla karşı karşıyayız. Rakam ortaya çıkınca işverenlerin bile bu rakama şaşırdıklarını sanıyorum.  Doğalgaz, elektrik, ev kirası, mutfak masrafları.. Asgari ücretle çalışan nereden tasarruf edecek. Bakan açıklamalarında “fiyat artışlarının önüne geçecek, piyasa denetimlerine hız veriyoruz” türünden açıklamaları da acı acı tebessüm ederek karşıladı pek çok vatandaş. Elbette piyasadaki fiyat istikrarını sağlamak için önlemler alınmalı ama bu yoksulun, garibanın, açlık sınırının altında yaşayan insanların sofrasını daha da küçülterek gerçekleştirilemez. Asgari ücretle çalışan tane ile alışverişi bile özleyecek konuma geldi. Yapılan zam bir yıllık alım gücü kaybını bile karşılayacak durumda değil. Yıllık enflasyon yüzde 45’in üzerin de o da TÜİK rakamları ile asgari ücretliye bir yıllık zam oranı yüzde 30’da kalıyorsa aradaki 15 puanlık kaybı kim nasıl telafi edecek.  Geçtiğimiz yılı emekli yılı ilan edenler, bu yılı anladığım kadarı ile asgari ücretli yılı ilan edecekler gibi geliyor bana…