Eskişehir’de son birkaç seçimdir kamyon dorselerinin reklam panosuna dönüştürülmesi dikkat çekici bir biçimde bu defa ciddi bir şekilde artmış görünüyor. Şehrin giriş ve çıkışlarında, kritik kavşakların tamamında gözle görülür biçimde TIR’ların dorseleri park edilerek üzerlerine yapıştırılan aday tanıtım görselleri, Eskişehir’e giriş çıkış yapanların da, Eskişehirlilerin de adeta gözüne sokulurcasına sergileniyor. Sanki dorse savaşları var zannediyor insanlar. Bu işin kuralı var mı bilmiyorum, ama benim gerçekten dikkatimi çekiyor.

Bir taraftan Eskişehir’in taşıyıcı esnafları için seviniyorum, zira bu dorselerin değerlendirilmesi ve buralara ödenen paraların en azından boş bekleyen dorselerinde bir işe yaraması ve sahiplerine bir miktar gelir getirmesi elbette önemli. Burada bir algı mücadelesi verildiğine tanıklık ediyoruz. Bilinmesi gereken şey şu, vatandaş kimin görseli daha büyük, kim daha fazla dikkat çekici deyip oy tercihini belirlemez.

Özellikle AK Parti ve CHP adaylarının kullanmayı tercih ettikleri ve reklam aracına dönüştürdükleri TIR dorselerinin maliyeti galiba billboardlardan daha az maliyetli olmalı ki adayların kampanyalarını yürüten ekiplerin ilk tercihlerine dönüşmüş durumdalar. Bu dorseler için kaç para ödüyorlar, maliyetleri nedir bilmem ama bildiğim tek şey, özellikle yerel basının bayramı olarak düşünülen seçim kampanya dönemleri kaç seçimdir o kadar verimsiz geçiyor ki? Ucuz olsun, kolay olsun mantığı gerçekten çok yanlış. Aslında seçim biter dorseler sahibine geri döner. Ya sonrası? Basın, medya kuruluşları seçilene de seçilemeyene de her zaman lazım…

Ben işin gerçekten finansal tarafında değilim. Ben işin mantıksal tarafındayım. Medyada tanıtım yapılmasına evet, billboardlara evet, gazete ve televizyonlara verilen reklamlara evet diyorum. Buralara itiraz etmek gereksiz. TIR dorselerine de bir yere kadar itiraz etmek doğru değil. Ancak bunun Eskişehir’de çok ciddi bir rekabete dönüşmüş olması ve sınırının da bulunmaması biraz insanı düşündürüyor. İlk başta “yaratıcı” gibi görünen ama zaman içerisinde algı körlüğüne sebep olabilecek bu tercihin çok doğru bir uygulama olduğunu düşünmüyorum. Bir ara yüksek katlı binaların duvarları üzerinden yürütülen bu kampanyaların geldiği nokta insanı düşündürüyor.

Altı üstü insanlar bir seçim yapacak. Asıl önemli olan adayların projeleri üzerinden tartışmak, insanları ikna etmeye çalışmak için de görsel ve yazılı medyanın önemine vurgu yapmak istiyorum. Yoksa kim kime ne kadar ödeme yapmış, nasıl bir kampanya hedeflenmiş gerçekten çok ilgilenmiyorum. Kirli çamaşırlar üzerinden, belden aşağı ifadeler ile siyaset yapılmasından hoşlanmıyorum. Herkes bu şehrin insanı ve herkesin ortak paydası Eskişehir. Ben resme buradan bakıyorum… Örneğin Eskişehir’in trafik sorunu gerçekten akılcı ve bilimsel yöntemler ile çözülebilir mi? Eskişehir’in yapı stoku en kısa zamanda ve nasıl dönüştürülür? Eskişehir’in en temel kronik sorunları sağlıklı tespitleri yapıldı mı? Şehrin önü nasıl açılır? Esnaf, tüccar ve sanayicinin önümüzdeki 5 yıllık süreçte karşı karşıya kalacağı sorunların çözümü için neler yapılabilir? Bunlar tartışılabilse keşke.. Ama hala algı sanatı kullanılarak insanları etkilemeye çalışmanın 2024 yılının Şubat ayında mantığını kavramakta zorluk çekiyorum.

Çünkü bu şehrin gerçek anlamda merkezinde insan olan yeni bir vizyoner bakış açısıyla geleceğinin aydınlanmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum…Yoksa kamyoncu esnafının kazandığı üç beş kuruşun hesabını yapmıyorum..