Bundan tam 110 yıl önce tarihe büyük Türk Milleti’nin en büyük zaferi, insanlık tarihinin de en kanlı savaşları olarak geçecek Çanakkale’yi geçilmez bir kale yapan kahramanlıkları anlatmak, mutlak surette yarınlara devretmek hepimizin asli görevidir. Aslında Çanakkale anlatılmaz yaşanır. Ya da yaşayanların dilinden dinlenir ve okunur. Onun için Çanakkale Zaferinin ne olduğunu kısaca şöyle özetleyebiliriz. Değil 110 yıl, Bin 110 yıl geçse tarihe büyük Türk Milleti’nin en büyük zaferi, insanlık tarihinin de en kanlı savaşları olarak geçecek Çanakkale olmasaydı bugün gerçekten ne olurdu hiç merak ettiniz mi?
Bugün; Türk Milleti’nin savaş tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’nin 110. yıldönümünü kutlamakta ve vatanımız için canlarını seve seve feda eden şehitlerimizin Şehitler Günü’nün onurunu ve gururunu yaşamaktayız. Birinci Dünya Savaşı’nı galip bitirmek isteyen ve gemileriyle Çanakkale Boğazını geçip İstanbul’u almak isteyen düşman kuvvetlerine karşı kahraman ordumuz, İngiliz ve Fransız donanmalarına karşı Çanakkale Boğazına gelmiş, Türkler bu donanmayı gördüklerinde tabanlarını yağlar, arkalarına bile bakmadan kaçar giderler. Biz de 5 çayımızı İstanbul’ da boğaza karşı içeriz demişlerdi. Umdukları gibi olmadı. En büyük donanma gemileri de büyük kayıplar verince geri çekildiler. Savaşın sonunda yenilmez sandıkları güçlü orduları, ağır bir yenilgiye uğradı. Çünkü silah, cephane, askerimiz yeterli olmasa da: Yahya Çavuşların kahramanca savaştığı yerdir, Çanakkale, Koca Seyit’in yalnız bir top mermisini değil, bir milletin kaderini sırtlandığı yerdir Çanakkale. Çelikten bir saldırıya, etten bir siperdir Çanakkale. Vatan aşkıyla, imanla dolu ordumuzdur, 57. Alaydır, kınalı Mehmetlerdir, cefakar milletimizdir, Mustafa Kemal ATATÜRK’tür Çanakkale.
Nasıl geçtiğini bile anlayamadığımız, akıp giden ömrümüze emanet olarak sunulmuş; bize ecdad tarafından kanlarıyla sulanarak hediye edilmiş bu güzîde vatan toprakları için bir mihenk taşıdır Çanakkale Zaferi… Şairin dediği gibi:
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tepeler, Anadolu’nda,
İstiklâl uğrunda, nâmus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.
Kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için… Can veren pervaneler misali uçup giderler Cennet-i Âlâ’ya… Müjde verenlerin en güzeli Cenâb-ı Hak, şöyle buyurur: “Allah yolunda öldürülenlere «ölüler» demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.” (el-Bakara, 154)
Allah onlardan razı olsun, her birinin ruhları şad makamları cennet olsun. Dünyanın en büyük zaferi kutlu olsun.