Siyasetin tansiyonu bir hayli yüksek. Peş peşe açılan soruşturmalar, TV ekranlarındaki tartışmalar, gözaltılar, karşılıklı restleşmeler devam ederken ana muhalefetin önce cebinden çıkardığı “kırmızı kart” ve ardından çektiği “erken seçim” resti ülkenin sorunlarının tartışılmasının önüne geçiyor. İşin doğrusu iktidar elindeki her türlü imkanı kullanarak hem ülkenin hem de siyasetin gündemini yönlendirmeye devam ediyor.
Vatandaşın gerçekten gündeminde tek bir konu var. O da geçim. 22 Bin 104 lira olarak açıklanan asgari ücret, yine 14 Bin 469 lira olarak belirlenen en düşük emekli maaşı milyonların elini böğründe bıraktı. Yüzde 45 civarında gerçekleşen(TÜİK rakamların göre) enflasyona rağmen yüzde 30’luk asgari ücret ve yüzde 15.75 oranındaki emekli maaş artışı daha cebe girmeden eriyip gitti. Geçmiş enflasyon yükünü bile karşılamayan emekli maaşları ve asgari ücret artışlarının bu kadar düşük tutulmasının sebebi, “enflasyonu yükseltmemekmiş” Bun ben söylemiyorum. Bunu AK Parti Genel Başkan Vekili katıldığı bir canlı yayında açık açık söylüyor. Ne diyor? “Şimdi biz asgari ücrete, emekliye 10 bin lira zam yapsak. Vatandaş bunun iki üç bin lirasını harcayayım geri kalanını tasarruf edeyim demez. Geçmişte eksik kalan ihtiyaçlarını gidermeye kalkar bu sebeple o kadar maaş artışı yapılamazdı. Enflasyon böylece daha da artmış olur. Bu kısa vadede mutluluk getirse bile uzun vadede sıkıntıya yol açar!”
Buna ancak, “Buyurun buradan yakın!” denilir… Bir tarafta milyonların geçim derdi diğer yanda siyasetin gündemi… Bir tarafta itiraflar, diğer tarafta kendi derdine düşmüş siyaset… Bu nasıl iş diye soracak olursanız bende anlamadım.
Bir tarafta asgari ücretle çay-simit hesabı bile yapamayan insanlar diğer tarafta sözüm ona siyaset… Yani vatandaşın gündeminin kimse ya farkında değil, ya da işlerine öyle geliyor…
Yahu bir sokağa çıkın, pazara inin, bir cafede oturun, bir esnaf lokantasına uğrayın bakalım hangi dertleri dinleyeceksiniz. Önümüzde mübarek Ramazan ayı var. Bu fakir fukara nasıl iftar edecek, nasıl sahur yapacak kim düşünüyor. Artık geçmişteki gibi yerel yönetimlerin öyle sokak veya çadır iftarları düzenlemeleri de rahat rahat olmayacağına göre.. Şöyle bir pazara çıkın fiyatlara bir bakın, marketlere girin göz gezdirin bu insanlar neyi nasıl çözecekler? Askıda ekmek, pazarda çıkma ürün bile bulmakta zorlanan insanların ağız tadıyla bir ramazan geçirmeleri bile mümkün olmayacaksa geriye ne kalıyor.
Bugünden asgari ücrette, en düşük emekli maaşında olduğu gibi bir tartışma başlatılmış görünüyor. O tartışmanın odağındaki kesimde emekliler. Emekli ikramiyeleri ne olacak diye soruyor insanlar. Ben şahsen asgari ücrette, emekli maaşında ne olduysa onun olmasından başka bir şey beklemiyorum. Niye mi önümüzde ne seçim var, ne de iktidarı seçime zorlayacak muhalefet partileri... Seçim olma ihtimali olsa bir tutam havuç ihtimali olur olmasına da o da olmadığına göre…
Yüzde 15.75 artıştan fazlasını beklemiyorum da lütfederlerse yüzde 20’lik bir artışla bilin ki “sizi enflasyona ezdirmezler(!)” Zaten muhalefetin elinde bir yaptırım gücü de yok… Eeee geriye ne kalıyor… Bu kışta yediğimiz ayazı unutmayacağız gibi görünüyor anlaşılan…