Diyanet İşleri Başkanlığı önümüzdeki Ramazan ayı içerisinde uygulanacak olan Fitre miktarını 180 lira olarak açıkladı. Diyanet Vakfı’nın sitesinde, “Kardeşliğin, dayanışmanın ve paylaşmanın zirveye ulaştığı Ramazan ayının mükafat ve bereketinden faydalanmanın bir şükran belirtisi olan fitre bağışlarınızla yurt içinde ve yurt dışında mazlum ve mağdur kardeşlerimize yardım ulaştırıyoruz. 1 Fitre bedeli Asgari 180 TL’dir. Fitrenin hedefi, bir fakirin içinde yaşadığı toplumun hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanması, böylece bayram sevincine iştirak etmesine katkıda bulunmaktır. Din İşleri Yüksek Kurulu, bu yıl fitre miktarının 180 lira olarak belirlendiğini ve fitrelerin yurt içinde ve yurt dışında ihtiyaç sahiplerine Ramazan ayından önce de verilebileceğini bildirmiştir” bilgisi ana sayfada yer alıyor.
Bu arada fitrenin kimlere verilebileceği konusunda da bir açıklama yapıldığı ülke içerisinde asgari ücretli ve emeklilere de fitre verilebileceği de konuşuluyor… Yani açıkça dikkat çekilen nokta emeklilerin ve asgari ücretlinin fitre alabileceği meselesi… Fitrenin hedefi, “bir fakirin içinde yaşadığı toplumun hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanması” olduğuna göre bizdeki hem emekliler hem de asgari ücretlilerin de böylece fakirliği tescil edilmiş olmuyor mu?
Konuyla ilgili olarak Türkiye Emekliler Derneği Eskişehir Şube Başkanı Muhsin Dilbaz bir açıklama yaptı. Dilbaz açıklamasında diyor ki, “Türkiye’de açlık sınırı 22 bin 131 lira oldu. En düşük emekli aylığı olan 14 bin 469 lira ile bir ay geçinmek zorunda olan milyonlarca kişi fitreye muhtaç hale geldi. Milyonlar açlık sınırının altında yaşarken, Diyanet de asgari ücretliye fitre verilebileceğini açıkladı. Ramazan ayında fitre asgari ücretli ya da emekli maaşı alan birinin geçinemediğini düşünüyorsanız, yan geliri yoksa evi kiraysa ya da evi varsa bile yakıtını vs. ödeyemiyorsa verebilirsiniz.”
Dilbaz, Diyanet İşleri Başkanlığının da artık emeklinin, asgari ücretlinin geçinemediğini, aldıkları ücretlerin temel ihtiyaçlarını karşılayamadığını itiraf ettiğinin altını çizerek, “Hükümetten ise henüz bu konu hakkında bir açıklama yapılmamıştır. Hükümet 22 yılda emekliyi ve asgari ücretliyi fitre ve zekat almaya muhtaç hale getirmiştir. SGK yasası artık güvence olmaktan uzaklaşmıştır. Yasa acilen ele alınmalı ve İnsanca yaşanabilecek standartlara getirilmeli, herkese eşit haklar sağlamalıdır.40-45 yıl çalış binlerce lira pirim öde ama aç bile kalamayacağın ücrete mahkum ol. Dünyanın hiçbir yerinde böyle adaletsiz bir durum yok” diye isyan ediyor.
Başkan Dilbaz haksız mı? Elbette değil. Şimdi durum ortada.. Emekliye ve asgari ücretliye fitre düştüğüne göre ve asgari ücretliler ile yine milyonlardan oluşan insanımız bu halde olduğuna göre ortada ciddi bir sorun olduğu açık değil mi? Gerçeklerden yüz çevirerek, üstünü örterek, yine duymazdan gelerek çözüm üretmek mümkün değildir. Bu ülkenin çalışanı da, emeklisi de bu durumu gerçekten hak etmiyor. İşte bu sebeple Muhsin başkan açıklamasının son bölümünde, “Bizler Kurtuluş savaşında, Çanakkale’de üzüm hoşafı, kuru ekmek yiyen ve özgürlüklerimizi bize veren dedelerimizin torunlarıyız. Gururluyuz. Başımız hep dik. Yine kuru ekmek yeriz, belki açlıktan ölürüz ama bizler o zekat, fitreyi almayız.”
Yani emekli diyor ki “Biz fitreye muhtaç hale getirilsek de o fitreye elimizi sürmeyiz. Bizim dertlerimizi birileri işitecek, birileri çözecek, çözmelidir de. Biz sadaka değil ödediğimiz primlerin geleceğimize yaptığımız yatırımın karşılığını istiyoruz!” Anlayan, dinleyen ve bundan ders çıkaranlar olur mu?