Zaman zaman anlatıyorum. Eskişehir’in sokakları kazan ben kepçe dolaşırım. Bazen bir çay ocağına, bazen bir esnaf dükkanına, bazen bir çay bahçesine takılırım. Gezerken konuşmaktan çok dinlemeyi tercih ederim. Yine böyle dolaşıyorum. Bir köfteci dükkanının önünden geçerken telefonuma bir çağrı geldi. Durdum telefonuma bakarken yanımdan iki vatandaş geçiyorlardı, bir an arkamda durakladılar. Anladığım kadarı ile garibanların canı köfte çekmişti anlaşılan. Elinde torba olan vatandaş köfteci dükkanının vitrinindeki fiyatlara şöyle bir göz attı. Sonra, “Memlekete bak yahu bir porsiyon köfte 200 lira olmuş” diye söylendi. Sözlerinin arasında küfür de vardı ama ben onu buraya yazamıyorum. Yani sokaktaki manzara gerçekten hazin. Bu arada iktidar cenahı da yaşanan olumsuzlukların farkında olmalı ki o cepheden, “ekonomiyi geçmişte nasıl düzelttiysek yine de biz düzeltiriz” açıklamaları da geliyor…

Bu arada sokaktaki gariban, asgari ücretli, emekli ne kadar dertliyse iş dünyası da onlardan geri kalmıyor. Bunu nereden anlıyoruz? İktidara yakın işveren kuruluşları asgari ücretin düşük tutulması için çok ciddi kulis yaptılar. Nitekim asgari ücret belirlenirken onların taleplerinin dikkate alındığını sonuçtan rahatlıkla anladık. Bu arada yaşanan ekonomik sıkıntının sebep ve sonuçları üzerine hemen herkes yorum yapıyor, rahatsızlıklarını dile getiriyor. Bir dönem iktidarları etkileyen sallayan kuruluş olarak anılan TÜSİAD’ın son genel kurulunda konuşan Başkan Orhan Turan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ekonomi programına destek verilse de ekonomide her şeyin yolunda olduğunu söyleyemediklerini belirtmiş. Turan, "Enflasyonla mücadelenin hızlanması gerekiyor. Artık daha hızlı netice almalıyız. Yoksa stres birikiyor. Enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanmak zorlaşıyor. Hem girişimciler için hem çalışanlar için. Sanayici çok zorlanıyor, ihracatçı kan ağlıyor, ithalatın cazibesi artıyor" ifadelerini kullanmış.

Turan, Türkiye'de pahalılığa dikkat çekerek sorunları şöyle sıralamış, “Başka ülkelerde hammaddeyi daha ucuza alan,  Krediye daha ucuza erişen, Enerji ve işçilik maliyetinin toplam maliyetler içindeki payı daha düşük olan rakiplerimizle biz nasıl rekabet edebiliriz?  Bunun matematiği nedir?  Verimlilik farkı bu makası kapamaya yeter mi?  Peki bugün, işimizi nasıl devam ettireceğiz? Devam ettiremezsek çalışanlarımız ne olacak?”

Turan yine üretim ve ihracat desteklenmeli diyerek "Artık hiçbir şeyi zamana bırakamayız. Bunun için zamanımız kalmadı" açıklamasında bulunarak şöyle bir çağrı yapmış; “ Bir an önce enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlayalım. Para politikasını maliye politikasıyla ve yapısal reformlarla destekleyelim. Sanayiye mutlaka nefes aldırılması lazım. Yatırım, üretim ve ihracat desteklenmeli. Dediğim gibi, neler yapılması gerektiğini defalarca söyledik; ayrıca bugün paylaştığımız bir kitapçık haline getirdik. Çünkü sussak gönlümüz razı değil.”

Doğrusunu isterseniz durum ortada. Kral çıplak diyenlerin hali pür melali de ortada. Bugüne kadar “Ne şiş yansın, ne kebap” mantığı ile hareket eden iş dünyası da feryat ediyorsa varın gerisini siz hesap edin. Vatandaş köfteye isyan edip çorbaya rıza gösteriyor, iş dünyası suskunluğunu bozup mevcut duruma isyan eder hale gelmişse, “Sizin sabır yılınız” başkalarının sabrını taşırır.
 bu arada iş dünyasına da sormak lazım; “ Sizin bu garibanın ücretiyle ne sorununuz var? Bugün ortaya çıkan tabloda sizin hiç mi sorumluluğunuz yok?”