Öylesine ince bir ayar yapılıyor ki nerede ise milimi milimine tutuyor. TÜİK verilerine göre yılın ilk yarısındaki enflasyon yüzde 25 olarak kesinleşti… Ne kadar milimetrik ne kadar ince bir tespit değil mi? Yılbaşında yılın ilk yarısı için enflasyon verisi tahmini nerede ise birebir tuttu… Bravo bu tahmini yapanlara diyorum.

Peki, vatandaşın enflasyon karşısındaki durumu ne? İşte orada biraz duracaksınız… Çarşı pazar yangın yeri, mevsiminde domates 30, biber 40 TL. Meyvelerin yanına zaten yaklaşılamıyor. Patates soğanın fiyatı diğerlerinin yanında masum kalıyor desem inanır mısınız? İnanın, yemin olsun inanın… 10 Bin TL emekli maaşı... Ne diyordu üç harfli marketlerden birisinin reklamında, “Harca harca bitmez!”

Bu arada enflasyonun bu kadar yüksek olmasının sebebi emekli maaşları ile memur maaşlarının yüksekliği imiş. Asgari ücrette pek çok ülkeye göre gerçekten çok yüksekmiş. Bakın bütün bunları ben söylemiyorum. İşin başındaki adam Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek söylüyor.

Ayrıca yılın ikinci yarısı için ilk yarıda ortaya çıkan enflasyon rakamlarına göre pek çok üründe ÖTV artışı yapılacakmış. Vatandaşa gelince “Kaşığın ucuyla ver sapıyla gözünü çıkar” iş kendilerine gelince, “Görmedim, duymadım bilmiyorum!” gibisinden davran. İş kendilerine gelince, “Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar”, emekli ve asgari ücretliye gelince de, “Rüzgarı poyrazdan estiriveriyorlar!”

Geçenlerde eski MHP’li, bugünlerin Demokrat Partilisi Cemal Enginyurt katıldığı bir televizyon programında, “Emekli perişan ben maaşıma zam falan istemiyorum. Emekliye verin” dedikten birkaç dakika sonra, “Ben şimdi kendimle ilgili bir çağrı yaptım da sadece benim maaşıma zam yapmaz bunlar. Ben milletvekillerinin, bürokratların üç beş maaş alanların hepsini kast ediyorum” diye konuyu düzeltme ihtiyacı duymuştu.

Bugün yılın ikinci yarısında maaşlarına zam yapılmayacak asgari ücretli kaderi ile baş başa kalırken, yine asgari ücretin yarısı kadar 10 bin TL’ye mahkûm yaşayan emeklilerin durumu onlarınkinden beter. Zam yapılsa bile belki de bazıları hiç maaş artışı görmeyecek olan kesimler var. Emekli ve dul ve yetimi ile asgari ücretli isteyince yok, elektrik dağıtım şirketleri isteyince yüzde 38 zammı yapıştır. Hem de elektrik maliyetinden dolayı değil, dağıtım karları düştüğü için. Bunu da ben söylemiyorum. Kim söylüyor o zaman? Konunun uzmanı Elektrik Mühendisleri Odaları Birliği Genel Başkanı söylüyor.

Gerçek anlamda sağlıklı bir hesap yapılıp yapılmadığını da bilmiyoruz. Kim ne söylüyorsa inanıyoruz, inanmak zorundayız. Enflasyon yılın ilk yarısı için yüzde 25 deniliyorsa öyledir vallahi. Ne bilelim biz? Biz işin uzmanı değiliz ki. Hem iktidar açıklanan rakamlarına üzerine belki bir miktar refah(!) koyup sosyal adaleti sağlar da herkes bir nefes(!) alır.

Gerçekten her şey fıkra gibi gelişiyor. Şu emekliler ile çalışanların maaşları olmasa ülkede ekonomik kriz falan olmaz(!) biliyor musunuz? Öyle söyledi mi, söylemedi mi emin değilim ama hani ne demişti bir zamanların maarif vekili (Milli Eğitim Bakanı): “Şu okullar olmasa eğitimi ne güzel idare ederdim!”

Hâlbuki üretimin önündeki engelleri kaldırıp hem üretip, hem de istihdama katkı yaparak Türkiye’nin sorunlarını çözmek mümkün iken topu emeklinin ve asgari ücretten başlayarak çalışanların sırtına atarak sorumluluktan kaçtıklarını düşünenler gerçekten yanılıyorlar. Bu ülkenin kaynakları uçsuz bucaksız değil elbette, ancak birilerine sorumluluğu yükleyip kaşığın sapını gösterirken diğerlerine kepçe ile dağıtmak adaletli davranmak değildir.