Son dönemde anket firmalarının kamuoyu yoklamalarına hız verdiğine tanık ediyoruz. Ediyoruz derken sadece açıklamalarına yaptıkları bir takım değerlendirmeleri istatiksel olarak yayınlamaları üzerinden değil bizatihi aradıkları kiler üzerinden tanıklık ettiğimi söyleyebilirim.

Tanımadığınız bir numaradan arıyorlar. Telefonu açtığınızda çok kısa vaktinizi almak istediklerini belirtip başlıyorlar sorularını yöneltmeye… Örneğin Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı’nı başarılı buluyor musunuz?” diye başlıyorlar. Ardından “31 Mart yerel seçimlerinde hangi adaya oy verdiniz?” sorusu arkadan geliyor. Siz önce sıradan bir anket sanıyorsunuz ama anketin bir yönlendirme bölümü var ki gerçekten şaşırıp kalabilirsiniz. Örneğin bu sorularla hiç alakası olmayan karşı mahallenin milletvekillerinin isimlerini tek tek dillendirip “başarılı buluyor musunuz?” diye de sormayı ihmal etmiyorlar. Yetmedi, “Bu pazar seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusunu da evirip çevirip siz cevaplamasanız bile önünüze koyup sonuç almaya çalışıyorlar.

İşin özeti ve anladığım kadarı ile anket firmaları çalıştıkları siyasi partiyi ya da kurumu memnun edecek en iyi sonucu almak için gerçekten özel bir çaba sarf ediyorlar. Bunu karşılaştığım ve tanık olduğum araştırmalardan çok net bir biçimde anladım. Kesin kanaatim yapılan anketlerin tamamı yönlendirme amaçlı gerçekleşiyor. Bunu bilen birisi olarak yayınlanmış hiçbir anket sonucunu da sağlıklı bulmadığımı belirtmeliyim. Halbuki anket şirketleri ve araştırma kuruluşları bağımsız olmalı ki ülkenin ve toplumun geleceği doğru şekillensin.  Bozulan her şey gibi kamuoyu araştırma şirketlerimiz de onların ortaya koyduğu sonuçlarda gerçekten sağlıklı değil. Hele milyonların yaşamını etkileyen, şekillendiren kamu kurumunun verileri bile inandırıcılıktan uzak kaldıktan sonra sözün bittiği yere gelmişiz demektir. Deveye sormuşlar; “Neren eğri? Nerem doğru ki?” cevabını vermiş... Daha ötesi var mı? Kokuşmuşluk, bozulmuşluk ne ararsanız var. Böyle nereye varacağız?

Siyasetçilere tavsiyem anket yaptırmak yerine berberlere, çay ocaklarına, kahvehanelere, taksi duraklarına hatta hamamlara takılsınlar. Otobüste, tramvayda, minibüste seyahat edip konuşulanlara kulak versinler. Hiçbir şey konuşmadan yan masalarındaki tartışmaları dinlesinler çok daha sağlıklı anket yapmış olurlar. En azından bir kanaatleri oluşur. Emekli ne diyor, esnafın durumu nedir, gariban vatandaş nasıl geçiniyor daha iyi anlama imkanı bulurlar. O telefonun başına birkaç eleman oturtup sağı solu arattırarak masa başında anket yaptıklarını zannedenlere milyonlarca lira ara vereceklerine birkaç gence cep harçlığı verip hem de gönüllülerden oluşan kişiler ile yapılacak olan kamuoyu araştırmalarının çok daha sağlıklı sonuçlar vereceğinden emin olabilirsiniz.

Bir de olaya nereden baktığınız önemli. Siz neyi nasıl görüyorsanız öyle olmasını arzu ediyorsunuz. İnsanlar kendi kalplerindeki, akıllarındaki niyetlerine göre hareket ediyorlar. Gerçekler ile yüzleşmekten, hakikati öğrenmekten hep birlikte kaçıyoruz. Eleştiriye tahammüllü olduğumuzu söyleriz ama eleştiriye tahammül edemediğimiz gibi içinde bulunduğumuz şartlara mazeret üretmekten geri kalmayız. Başarısızlıklarımıza hep bir kılıf, mazeret üretmeyi en azından kendi iç dünyamızda yenilgimizi hazmedememek gibi bir duyguyu içimizde barındırırız.

Son söz olarak da şunu iade etmekte yarar var. Sindirilmiş, bastırılmış duygularımız sebebiyle gerçekle yüzleşmekten kaçınıyoruz. Anketler sizin için ne söylüyor? Siz ne anlıyorsunuz? Birde ben buradan sorayım yarın seçim olsa siyasi parti tercihiniz ne olur? Sakın bana yazmayın siz yine de duygularınızı ve kanaatlerinizi içinizde saklayın olmaz mı?