2 Eylül Eskişehir’in Düşman İşgalinden Kurtuluşu’nun 102’inci yıldönümü dolayısıyla Odunpazarı Belediyesi tarafından düzenlenen etkinliğe katılmak üzere Eskişehir’e gelen duayen tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı büyük ilgiyle karşılandı. Öncelikle şehrin atanmış ve seçilmişlerini ziyaret eden Prof. Dr. İlber Ortaylı gündüz şehrin aktörleri ile sohbetler etti, birlikte ziyaretlerde bulundu, kendi tabiriyle “Çi Börek” yedi, anılarını tazeledi. Çünkü İlber Hoca kendisi’de bir Kırım Tatar Türkü olunca hem Eskişehir’e hemde geleneksel yemeklerine ayrı bir özen gösterdi. Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’ndeki salon gerçekten ağzına kadar doluydu. Eskişehirliler gerçek ve yaşayan tarih fırsatını kaçırmadı diyebilirim. Bu arada söz konusu olan İlber Ortaylı olur da onu dinlememek olur mu? İlber Hoca Eskişehir’in protokolünü de bir kare içerisinde buluşturmayı başardı. Vali Hüseyin Aksoy, komutanlar ve belediye başkanlarının yanı sıra üst düzey bürokratlar İlber Hoca’yı dinlemek için Kongre Merkezi’nde yerlerini almışlardı. Hemen belirtmeliyim eskiler “Devlet Umuru” derler ya Sayın Ortaylı konuşmasına başlarken bunun ne kadar önemli ve gerekli olduğunu ispat edercesine devlet erkanını çok büyük nezaket ve derin ifadeler ile selamlamayı unutmadı.

İlker Hoca 1.5 saat süren Kurtuluş Mücadelesi’nde Eskişehir’in yeri ve Atatürk’ün Eskişehir temaslarını içeren konferansı sırasında hepimize tarihte bir gezinti yaptırdı. Tarih boyunca Türkiye’nin önemini ve kritik kavşaktaki rolünü ve Eskişehir’in Türkiye içerisindeki konumunu anlattı. Çok azda olsa alkışlarla kesilen konuşmasında Türkiye ve Türklerin öneminden bahsederken Türk Milleti’nin hiçbir savaşta ricat (geri çekilme) gibi bir alışkanlığının olmadığına vurgu yaparken dünyada başka hiçbir milletin bu özelliğinin bulunmadığını anlattı. Milli Mücadele boyunca öncelikle kimsenin Türk Milleti’nin bu işten zaferle çıkacağına inanmadığını, zaferin görünür olmasından sonra başta Fransızlar ve Rusların Türkiye’ye yardım etmek üzere harekete geçtiklerinin altını çizdi. İngilizlerin tarihleri boyunca hiçbir zaman 4 yıl gibi uzun bir süre savaşmadıklarını ancak Çanakkale ve ardından Sevr olmak üzere Türklerle çok uzun bir savaşa giriştiklerini ve bu savaştan mağlup ayrıldıklarını anlattı.

Eskişehir’deki demiryolunun önemine vurgu yapan canlı tarih Ortaylı Eskişehir’in tarihi boyunca hiçbir zaman fakir bir kent olmadığını da anlattığı konuşmasında Cumhuriyetin en çok gelişen ve değişen şehirlerinden birisinin Eskişehir olduğunu söyledi. İlber Ortaylı Eskişehir’in hem Ankara’ya, hem de Afyon’a alternatif olarak elde tutulduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Ortaylı öte yandan 1947’den başlayarak bir şehrin nasıl değişip dönüştüğüne tanıklık ettiğini kendisinin Ankara ve İstanbul’dan sonra en çok ilgisini çeken kentin Eskişehir olduğunu da söyledi.

İşin özeti İlber Hoca ile keyifli bir yaklaşık 1.5 saat gibi bir akşam geçirdik. Bildiklerimizin dışında dağarcığımıza tarihe dair yeni şeyler katmanın kazancı ile toplantının ardından evimize gittik. Programın sonunda gazetedeki arkadaşlar ile “İlber Hoca Eskişehir ile ilgili pek bir şey anlatmadı?” gibi düşünsek de Eskişehir’in Milli Mücadele yıllarının değil aynı zamanda Türk tarihi boyunca kritik bir virajda bulunduğunu Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması da Eskişehir’in kritik ve kilit bir rol üstlendiğini anlattı.

Bu programla ilgili emeği geçenleri gerçekten yürekten kutluyorum. En azından Eskişehir’in entelektüel bir kesimi ile şehrin tüm aktörlerinin buluştuğu bir programın sonundaki tek karelik birliktelik fotoğrafı hepimiz için gerçek bir kazançtır. Teşekkürler İlber Hoca, teşekkürler Eskişehir