Eskişehir Valiliği, Eskişehir’de turizmi geliştirmeye çalışıyor. Valilik, sadece turizmin Odunpazarına ve parklara sıkışmasını istemiyor. Vali yardımcısı, eski Seyitgazi Kaymakamız Oğuz Şenlik’in bu konuda çalışmalarını arttırdığını öğrendik. Büyükşehir Belediye Başkanımız Ayşe Ünlüce de, geçtiğimiz günlerde bir yılın değerlendirmesini yaptığı toplantıda Eskişehir’de turizmin Eskişehir kent merkezinden, ilçelere yayılması için çaba gösterdiklerini söyledi. Son günlerde Eskişehir’de ‘ortak payda da buluşalım’ söylemi, turizm konusunda kendisini gösteriyor.
SELÇUKLU ESERİ
Eskişehir’de turizm ve sağlıktan sorumlu vali yardımcısı Oğuz Şenlik, yıllar önce Seyitgazi ilçemizde kaymakam olarak görev yaptığı yıllarda, ilçede yok olmanın eşiğine gelmiş, bir tarafı çökmüş Selçuklu Hamamının restorasyonunun yapılmasına destek vererek burasını Türkiye’nin ilk ‘Bor Müzesi’ olmasını sağladı. Dünyada en büyük bor ve türevleri üreticisi olan Türkiye’de ve Bor’un merkezi Eskişehir’de bir bor müzesi yoktu. Seyitgazi ilçemize Bor Müzesi çok yakıştı. Birçok yerden turiste gelmeye başlamıştı. Ancak, Kaymakam Şenlik’n tayini çıkınca, müze kaderine terk edildi. Biz ise Selçuklu eserinin yok olmamasına sevindik. En azından eseri kurtarmış olduk. İlçelerimizin tümünde turizmin gelişmesine katkıda bulunacak, tarih ve kültür var.
HOCA’YA GÜLMÜŞLERDİ
Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’de 25 yıl ilde Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Yılmaz Büyükerşen’in 20 yıl önce “Eskişehir’e turist yağacak” sözüne herkesin güldüğünü, ancak bugün Yılmaz Hoca’nın haklılığının ve sözlerinin gerçekleştiğinin altını çizdi. Eskişehir Turizminin günlük veya iki günlük turlardan çıkarılarak haftalık turlara dönüştürülmesinin önünde bir engel yok. Mutlaka bir gün olacaktır. Ekonomik krizden Eskişehir’in çarşıları turizm hareketi nedeniyle kurtuldu. Seyitgazi demişken, Frig vadisi ve Sucaattin Veli de göz önüne alınarak, Yunus Emre ile birleştirildiğinde ortaya inanç turizmi çıkar.
UNUTTUK
Doğançayır Seyitgazi İlçesinin kırsal da en büyük yerleşim yerlerinden birisidir. 2000’li yılların başında Türkiye’ye Nazım Hikmet’in mezarının getirilmesi tartışmaları vardı. O zaman Doğançayır da belediye vardı. Belediye başkanlığını emekli öğretmen Aslan Afacan yapıyordu. Belediyenin de 9 meclis üyesi vardı. Benimde katkılarım ile Doğançayırlılar Nazım’ın mezarına talip olduklarını söylediler. Benim aracılığım ile Türkiye kamuoyuna olayı duyurdular. O dönemde Doğançayır herkesi heyecanlandırmıştı. Çınar ağacı diktiler. Sanal mezar yeri hazırladılar. Belediye kapanınca, çalışmalar ve bu konudaki etkinliklerde sona erdi. Beldeye yapılması hedeflenen Nazım Hikmet kültür merkezi de yarım kaldı. Bugünlerde Nazım Hikmet’in doğumunun 123.yılını kutluyoruz. Bugün turizmden konu açmışken, bu olayı da hatırlatmak istedik. Eskişehir’de henüz turizm hareketi başlamamışken, Doğançayır Nazım Hikmet’im şahsında turizm hareketini başlatmıştı.
YASAKLARA RAĞMEN
Bugün Nazım Hikmet ile ilgili bir yasak yok. Ama bir dönemler dünyanın en önemli şairlerinden olan Türk Şairi Nazım Hikmet yasaklıydı. Onca yasak, baskı ve sansüre rağmen, bugün eserlerini herkes büyük beğeni ile okuyor. Onun değerini veriyor. Bir dönem onu vatandaşlıktan bile çıkarmıştık. Eskişehir’de sanal mezarı bile olan Nazım Hikmet’i belediyelerimiz etkinlikler düzenleyerek, Doğançayır’da anmalıdır. 10-20 yıl önce onun anma etkinliklerinde gözler Moskova’daki ve Eskişehir’deki etkinliklere çevrilirdi. Haberler Moskova’da mezarı başında Eskişehir’de de sanal mezarı başında anıldı, şeklinde çıkardı. Nazım Hikmet Piraye’ye yazdığı bir mektubunda, “Ben kendimin, her namuslu insan gibi yurtsever ve halkını sever olduğunu bildikten, bu hususta vicdanım rahatken, birkaç münferit yalan kusmuşlar umurumda değil. 20 sene sonra, 50 sene sonra, birçoğunun adını bile unutacak Türk milleti. Hâlbuki bu millet var oldukça, yeryüzünde Türkçem konuşuldukça, ben bu dilin ve bu halkın en namuslu şiirlerini yazmış insan olarak yaşayacağım. Sen üzülme” demişti. Gerçekten de dediği gibi oldu.