Türkiye'de son yıllarda yaşanan iklim değişikliği ile birlikte yağışların azalması tarımsal üretimi olumsuz etkiliyor. Eskişehir'de ki yağış rejiminin de değişmesi ile birlikte kuraklık konusu üreticiyi tedirgin ed çok olumsuz etkiliyor. Son olarak Sakaryabaşı’nın bile kuruduğunu düşünecek olursak Eskişehir’de önümüzdeki süreçte bir kuraklık tehdidi ile karşı karşıyayız. Arkadaşlarımız son dönemde kardan çok yağmurların yağdığı gerçeği üzerinden tarımsal üretimin merkezinde olan ve konuya bilimsel verilerle yaklaşan  Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder’den bazı bilgiler almışlar. Sayın Güder, “Bugüne kadar olan yağışların Eskişehir'deki bitki gelişimlerinin normal seyri için uygun toprağı oluşturduğunu” belirtmiş.
Buraya kadar her şey normal. Normal olmayan ise, “Şu an için topraktaki nemin gelişime yeterli olduğu ancak ilkbahar yağışlarının az olmasının büyük bir tehlike” oluşturmasıdır.
Başkan Güder, “Ülkemizin yaklaşık yüzde 70'e yakın bölümünde şiddetli kuraklık yaşanacak. Çünkü bir anda ortaya çıkmıyor. Yavaş gelişiyor. O yavaş gelişmenin pike ulaştığı tarihi uzmanlar 2040 yılı olarak ifade ediyorlar. Türkiye, Dünya Su Stresi haritasına göre en yüksek risk taşıyan ülkeler arasında ikinci sırada yer alıyor. Bu durum, ülkemiz için ciddi bir tehlike oluşturuyor. 2030'dan itibaren, özellikle 2040'ta Eskişehir'in de yer aldığı İç Anadolu Bölgesi, hububat üretiminde büyük bir kuraklık riskiyle karşı karşıya kalacak. Bu konuda hem bakanlığın ilgili birimleri hem de uzmanlar uyarılarda bulunuyor. Bizler de bu durumu sıkça dile getiriyoruz. Ancak, bu tarihlere kadar yaşanabilecek olası senaryolara hazırlıklı bir şekilde gitmek son derece önemli” diyor.
Ve başkan çok ciddi bir tehdit olarak kuraklığın sinsice ilerlediğinin de altını çiziyor. Son dönemde mümkün olduğunca su konusundaki sıkıntıları dile getirmeye çalışıyorum. Eskişehir için tehlike var mıdır? Verilere bakılacak olursa ciddi bir tehlike ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla her birimiz elimizdeki kaynakların değerini bilmeliyiz. Aman sendecilik, benim döktüğüm sudan ne olur? Anlayışlarını terk etmeliyiz. Suyumuzun kıymetini bilmeliyiz. Bugünden yarına tedbir almalıyız. Kuraklığa karşı toplumun her kesimini de kapsayan, kurumları da içine alan yeni bir planlamaya ihtiyaç olduğu açık. Hepimiz bu konuda kapımızın önünden başlayarak yarına dair üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye başlayalım.