Bugün açık olmayan 1924 yılında Atatürk’ün emri ile kurulan Maliye Okulunun kuruluşunun 100. Yılı etkinlikleri çerçevesinde genel merkezi Ankara’da olan Maliye Okulları Derneğinin kurduğu Maliye Tiyatrosu ‘Hamili Kart’ adlı oyun ile Eskişehirlilerin karşısına çıktı. Eskişehirliler ile birlikte Vergi dairelerinin çalışanları ve emekli olanları da tiyatroya geldi. Salonu dolduran 500’e yakın sanatsever ile Defterdar Cemil Müsevitoğlu’da iki perdeli amatör topluluğun oyununu izledi. Defterdar Müsevitoğlu, ev sahibi sıfatıyla oyunun başlamasından önce sonunda kürsüye ev sahibi sıfatıyla çıktı. Hem Maliye personeli hem de emekli maliyeciler ile kültürel etkinlikte bir araya gelmiş oldu. 

ESKİŞEHİR ÖNCÜ 

Kültür ve Turizm Bakanlığı 2024 yılının kültür ve sanat faaliyetlerinin dökümünü açıkladı. Buna göre, Devlet Tiyatroları 2 milyon 149 bin 361 seyirciye ulaşmış oldu. Eskişehir’de Büyükşehir Belediyesinin Şehir Tiyatrolarına ise yılda 100 bine yakın Eskişehirli izliyor. Gelen devlet tiyatroları ile özel tiyatrolar bu rakamın dışında bulunuyor. Eskişehir’de komşumuz Ankara ve Bursa’da devlet tiyatrosu sahnelerine olmasına karşın, Eskişehir’de 7 sahne ile 100 bine yakın insan tiyatro izliyor. Nüfusa oranla Eskişehir hem seyirci kapasitesi hem de sahne sayısı ile Türkiye’de tek olma unvanını elinde bulunduruyor. 

HERKESİN HARCI DEĞİL  

Uzun yıllardır personeli ile bu kadar yakın, sanat ve kültürel aktivitelere ilgi duyan bir Defterdar ile ilk kez karşılaşıyoruz. Kısa süre önce Eskişehir’deki görevine başlayan Müsevitoğlu, Eskişehir’e deprem bölgesi Hatay’dan geldi. Yine Eskişehir’de uzun yıllar polis müdürü olarak görev yapan Hatay’a depremden sonra atanan Emniyet müdürü Kadir Gökçe ile birlikte başarılara imza atan bürokratlar unvanını aldı. Yok, olan bir şehirde bürokrat olarak görev yapmak herkesin harcı değildir. Depremden sonra, pek çok bürokrat   Hatay veya diğer deprem geçiren, illerden kaçarken, Müsevitoğlu ile Gökçe iller toparlanasıya kadar  görev yaptılar. Müsevitoğlu’nun Bursa tekliflerini geri çevirdiğini Hataylılardan öğrendim. Müsevitoğlu, sayesinde ülkemizin önemli ili, Atatürk’ün sağlığında özel önem verdiği Hatay da Defterdarlık ile ilgili çalışmalar sekteye uğramadı.

KÜLTÜREL YÖNÜ 

Küresel salgın ve arkasından ortaya çıkan ekonomik kriz ortamında, vergi daireleri gibi yerlerde görev yapan memurların,   zaman zaman güncelliği pas geçmesi de gerekiyor.  Bizim coğrafyamızda ıskalanan alanların başında da ne yazık ki kültür-sanat olayları geliyor. Başta Defterdar Müsevitoğlu olmak üzere vergi dairelerimizin personeli ise kendi topluluklarını Eskişehirliler ile bütünleştirdiler. Tiyatro Ankara’dan daha çok Eskişehir’de ilgi gördü. Oyuncuların çoğunun Ankara Defterdarlığı çalışanları olduğunu da söyleyelim. Eskişehir’de kültür ve sanat olaylarını gelişmeleri de bizim kadar takip eden yok. Sanatçılar ile yapılan söyleşileri bu nedenle Tuğba’nın kaleminden gazetenizde okuyorsunuz.   Oysaki bizde yazılı ve görsel basında kültür–sanat sayfalarına duyulan gereksinim her zamankinden çok daha fazladır. Çünkü onların yerini dolduracak bu türdeki dergiler de birer birer yok olmakta, ya da bu konuya ilgi duyanların düzenli alabilme olanaklarını önemli ölçüde zorlamaktadır. Bir de bunların üzerine kitaba, sinemaya, tiyatro ya da müzik gibi sanatsal/kültürel etkinliklere ulaşabilmenin önemli ölçüde zorlaştığı düşünüldüğünde durumun geldiği nokta daha da vahimleşiyor.

SONUÇTA 

Tüm sanat dallarındaki yazılıp/çizilenlerin son çeyrek yılda, bir önceki dönemlere oranla büyük ölçüde azaldığı görülmektedir. Bu da günümüzde ve gelecekte bu alanlarda araştırma yapacakların, hangi çağdaş tekniği kullanırsa kulansın gereksinimi duyduğu veriye erişiminde oldukça zorlanacağını ortaya koymaktadır. Bu durum günümüzdeki araştırmacıların önüne çıkan sorunların en büyüğü olarak kendini belli etmektedir. Sonuçta, Eskişehir Maliyecilerini Şehir Tiyatroları ile yetinmeyip, kendi tiyatroları ile de perdeleri açtıkları için kutlamak gerekir. Bir de bakarsın, Eskişehir’de de aynı şekilde bir topluluk kurulur.