Türkiye ekonomik anlamda zor bir süreçten geçiyor. Bu konuda herkes hemfikir olmakla birlikte ağır ekonomik koşulların faturasını dar ve sabit gelirli kesimler ve en ağır şekilde emeklilerin ödemesi çok mantıklı bir şey değil. Yılın ikinci 6 aylık sürecinde TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamı yüzde 37.57 olarak gerçekleşti. TÜİK’ in açıkladığı bu enflasyon rakamı SSK ve Bağ-Kur emekli maaşlarına zam olarak yansıtılıyor. Yani emekliler için yüzde 37.56’lık zam oranı ortaya çıktı. Hayat pahalılığı dediğimiz şey ile enflasyon aynı şey değil. Emekliler için önümüzdeki süreç gerçekten çok zor geçecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan ortaya çıkan enflasyon farkına 5 puanlık bir ilave zam yapılacağını açıkladı. Bu rakam insanların geçinebilmesi için kesinlikle yeterli değil. Temmuz ayında da benzeri bir uygulama ile yüzde 25 oranındaki maaş artışları öncesinde de dünya kadar umut pompalanmış, emeklilere parlak bir tablo çizilmişti. Ne yazık ki o günkü şartlarda emeklilerin payına büyük bir hüsran düşmüştü. Aradan geçen zaman içerisinde emeklilerin yaşadığı hüsranı umuda dönüştürmek için 5 Bin TL’lik bir ikramiye verildi. Zam içinde yeni yıl hedef olarak ortaya konmuştu. Şimdi gerçekten yine büyük bir hayal kırıklığı daha yaşanıyor. Her ne kadar emeklilere 5 puanlık bir müjdeden söz edilse de en düşük emekli maaşının 10 Bin TL’ye yükseltilmiş olması bu rakamın hesaplanan açlık sınırının yaklaşık 5 bin TL altında olması emeklileri gerçekten derinden yaraladı. Emekliler diyorlar ki; “Bunca yıl bu rakamlar için mi çalıştık. Bizim içinde bulunduğumuz sefaletin kimse farkına varmak istemiyor. Emekliye bu şartlarda yaşama deniliyor!”
Haksız değiller on yıllar boyu çalışarak hem devlete vergi veren hem de sigorta primi ödeyen insanların bugünleri öngöremediğini biliyoruz. Emeklilik yılları insanların rahat etmesi gereken yıllar. Ancak bugün görüyoruz ki, emekliler ucuz alışveriş için market market dolaşmak zorunda ömür tüketiyorlar. Defalarca yazdım emekliler için bırakın rahat bir yaşam sürmek, artık temel ihtiyaçlarını karşılamak bile imkansız hale gelmeye başladı. Asgari ücretin 17 Bin TL, açlık sınırının 15 bin TL’lere dayandığı ekonomik koşullarda emeklinin ortalama 10 Bin TL’ye mahkum edilmesi kabul edilebilir şey değil. Sayın Cumhurbaşkanının açıklamasında, “Temmuz ayında emeklilerin zam oranlarını eşitleyeceğiz” ifadeleri yer alıyordu. Yani emeklinin umudu bir altı ay süre daha erteleniyor gibi görünse de 6 ay sonrası için bir zamdan söz edilmiyor, yapılacak zammın eşitlenmesinden söz ediliyor. Herkese eşit zam yapılacağından söz ediliyor anlayacağınız.
İktidar medyasının aylardır sürdürdüğü propagandanın sonuçlarını gördük. Bir ara iktidar medyasının önemli bir görev olarak emeklileri “10 bin TL’ye razı edilmesi” göreviyle görevlendirildiğini de dile getirenler olmuştu. Sonuçta bugün görüyoruz ki emeklinin maaş ortalaması 10 Bin TL’ye sabitlenmiş durumda. Her şeye aklım ererde bugünleri böyle yaşayacağımıza aklım ermezdi.
Yüksek enflasyon zaten insanların sadece parasını değil umudunu da alıp götürdü. Bugün 5 puanlık müjdeden söz ediliyor. Sanki ülkenin ekonomisini düzeltmek için emeklilerin yaşam koşullarının dip yapmasından başka çözüm yokmuş gibi davranılıyor. Külfeti paylaşmak, yaymak gerekiyor ama külfetin büyüğünü emeklinin sırtına yıkarak ekonomiyi düzelteceklerini umanlar yanıldıklarını elbette anlayacaklar. Neymiş, enflasyon düşüyormuş.
Gerçekten inin sahaya gidin markete pazara bir emekli gibi düşünün insanların ne yaşadıklarını görün. Başka bir şey söylemeye gerek yok. Bazı gerçekler yaşanarak ancak anlaşılabilir. Derler ki “Bazı şeyler anlatılmaz yaşanır!” Gerçekten ortaya çıkan rakamlar emekliler için hayal kırıklığının ötesinde tam anlamıyla hüsrana dönüştü.