Türkiye’de daha bir süre öncesine kadar en önemli gündem maddesi ekonomik sıkıntılar tartışılırken Narin cinayetiyle başlayan bir süreçte yepyeni gündem maddeleriyle meşgul olmaya başladı. Bir taraftan 6 Ekim tarihinde “Aksa Tufanı” saldırısının ardından hemen yanı başımızda “dünya savaşına döner mi?” sorularının sorulmasına da sebep olan İsrail’in Gazze’de başlattığı soykırım devam ederken ardından Lübnan’ın güneyine saldırması da bir başka önemli gündem maddesine dönüştü. Yetmedi ardından ülke içerisinde polise saldırılar, suç makinelerinin işlediği kadın cinayetleri derken asıl konu ekonomi , emeklilerin yaşadığı zorlu süreç, asgari ücretlenin perişanlığı gündemin en alt sıralarına düşüverdi. Türkiye’de işin aslına bakarsanız “yoksulluğun kitabını yazan” kesimler yine kaderleri ile baş başa kaldı. “Askıda ekmek, doğalgaz, elektrik faturasına bir de yemek ekleniverdi!” Ama kimin umurunda? Değişen, dönüşen gündem maddeleri gerçekten iktidarı imdadına yetişti diyebiliriz. İktidarın değişen gündem ve unutulanlar ile ilgili eylem ve söylemlerinin peşine takılan başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere diğer siyasi partilerin mehter bölüğünün ritmine ayak uydurmaları kabul edilemez şeyler.
Esnaf gerçekten ne halde, emekli ne yapıyor, asgari ücretli yaşam mücadelesini nasıl sürdürüyor? Bu soruların cevabı yok. Ya da bu sorularla ilgili cevap vermeyi düşünen kimse de yok.
Yahu “yeni doğan bebek çetesi” olayı gerçekten facia ötesi bir şey. Düşünün ki bir yıldan fazla devam eden bir soruşturmanın sorumluluğunu üzerine alan kimse olmasın. İstanbul’un surlarında katledilen iki genç kızımızın hazin sonu da öyle… Aynı şekilde diğer kadın cinayetleri. İsrail’in kadın, çocuk, savunmasız sivillere uyguladığı soykırım, Lübnan ve Hamas liderlerine yönelik saldırıları ve suikastları elbette hafife alınacak es geçilecek konular değil. Ancak unutmayalım ki yoksulluk da, emeklinin kaderi ile baş başa kalması da es geçilecek gündem maddeleri değil. Ama biri diğerine tercih edilemeyecek kadar önemli konular. Biri diğerini gündemden düşürmemeli… Sahi çok yaklaşılan Narin cinayetinde son durum nedir? Suç makineleri ile ilgili operasyonlarda ne gibi sonuçlar alındığını bilen var mı?
Ama en az bunlar kadar can yakıcı gündem ekonomik sorunlar. Yaşadıklarımızın hiç birisi bir diğerine tercih edilecek şeyler değil. Örneğin en rahat kesim olarak nitelendirilen kamu işyerlerinde çalışan işçilerin geçtiğimiz Pazar günü Ankara’daki buluşmasını da gözlerden kaçırmayalım. Ancak gördüğümüz kadarıyla onların yükselttikleri sesleri bile diğer günden maddeleri arasında kaybolup gitti…
Etrafımdaki herkes liri ki hayata pozitif bakan birisi olarak emin olun yaşananlar karşısında benim de içim kararıyor. Bazen umutsuzluğa kapıldığım oluyor. Çevremdeki pek çok insan soruyor, “Ne olacak, nereye gidiyoruz böyle?” Benim bir cevabım yok. Cevabı olması gerekenlerin de bir cevabının olmadığını düşünüyorum. Çünkü onlarda gerçekten sorunlar yumağının içinden çıkılmaz bir hale geldiklerinin farkındalar.
Peki bu kadar ağır bir toplumsal travma yaşadığımız dönemde Eskişehir’in gündemi nedir? Eskişehirli siyasetçiler, yerel aktörler olaylara nasıl bakıyor? Bu konuda da somut bir açıklamaya henüz rastlayabilmiş değiliz. Yani ülkenin baskın gündem maddeleri anladığımız kadarıyla Eskişehir yerel aktörlerini de çok olumsuz etkilemiş. Bakalım önümüzdeki günlerde içine düştüğümüz bu karanlık ve derinden kuyudan nasıl çıkacağız bunu hep birlikte yaşayıp göreceğiz.