Yeni asgari ücretin açıklanmasından sonra kamuoyunda tam anlamıyla bir fırtına koptu. AK Parti tabanı dahil açıklanan rakam kimseyi tatmin etmiş değil. Ancak kendini bir tarafa ait hissedenlerin bu konuda açıklama yaparken bile temkinli bir dil kullanmaya özen göstermeye çalışıyorlar. Aslında itiraz ediyorlar ama itirazlarını biraz mırıldanarak söylüyorlar…

AK Parti tabanı çevresiyle konuşurken “Külliyeden bir düzeltme gelebilir” ihtimalinden söz ediyorlardı ilk etapta. Ancak külliyeden ekstra bir şey gelmeyince onlarda köşelerine çekildiler… Doğrusunu isterseniz asgari ücret konusunda iktidar kanadının tavrı netleşti. Muhalefet partileri de beklentileri karşılanmayan geniş kesimlerin sesi olmak için kolları sıvamış görünüyor.

Ancak iktidar tarafının rahatsızlığını kendi içinde yaşaması, muhalefetin sesini yükseltmesi asgari ücretin değiştirecek mi? Değiştirmeyecek. İşin gerçeği şu ki asgari ücret sadece 22 Bin 104 Türk lirası… Bozdur bozdur harca… Önceki yazımda, “Şimdi aklıma takılan bir başka konu var. Tespit edilen asgari ücreti alkışlayanların kaçı acaba asgari ücretle geçiniyordur. Bu kararı alkışlayanların kaçı “bir lokma, bir hırka” yaşıyordur? Yahu Anadolu’da başkası üzerinden yapılan işlere “Yörük sırtından kurban kesmek” denir. Yörük sırtından kurban kesmek kolayda kurbanı insanlar kendi kesesinden kesince galiba biraz canları acır.

Asgari ücretli üzerinden, “İyi oldu, enflasyon azacaktı, işsizlik artacaktı” gibi değerlendirme yapanlardan bir tanesi “yahu ben de asgari ücretle geçiniyorum” diyebiliyor mu? Asıl popülizmi alınan asgari ücret kararını alkışlayanlar yapmıyor mu? Bizdeki ekonomik politikalar “dön dolaş garibanın sırtına bin” uygulamasından başka bir şey değil. Lokması her geçen zaten küçülen insanlara bir de üstüne üstlük, “Biraz daha sabır” tavsiye etmek de neyin nesi…

Madem her şey normaldi, uygulamalar iyiydi de biz bugün bu zorlukları niye yaşıyoruz. Ha bugün, ha yarın derken günler aylar gelip geçiyor, ortada ne düzelen, ne de düzelecek bir şey görebilen varsa bize anlatsın. Mutfak masrafları, ulaşım masrafları, enerji giderleri, kılık kıyafet, kira, çocukların okul masrafları, sağlık giderleri üst üste koyduğunuzda karşınıza ne çıkıyor deseniz, böyle bir sorgulama yapsanız emin olun ortaya bambaşka rakamlar çıkar. Ama hala insanlara “sabredin “ demek bana biraz tuhaf geliyor” değerlendirmesinde bulunmuştum.

Hangi eleştiriyi yaparsak yapalım durum değişmeyecek.  Bu saatten sonra emeklilerin durumu ne olacak? Merak edenlerin sayısı öyle az değil. Deniliyor ki TÜİK verilerine göre yüzde 17’lik bir artışla 2 milyonun üzerinde emeklinin maaş zammı almayacağı konuşuluyor. Yani asgari ücretliye verilmeyen tatmin edici bir artış oranının emeklilere verilebileceğini hiç ama hiç sanmıyorum.

Bugünden yarına “sabır tavsiyesi” çalışanlar için bir anlam ifade etse de, “emekliler için sabır” ne anlama gelir? 2025’e sayılı günler kala emekliler için gelen haberler gerçekten hiçte iyi değil… Peki, emeklilere yapılacak sabır tavsiyesi bir işe yarar mı? 

Bugünden yarına bir şeylerin düzelme, düzeltme imkanı pek görünmüyor. Her ne kadar “Çoğu gitti azı kaldı!” gibi bir yaklaşım gösterilse de asgari ücretin 2024’den 2025 gelirken bize verdiği en önemli mesaj galiba, toplumun ne yazık ki “sabır sınavına tabi tutulması” olacak gibi görünüyor.