Yerel seçimler için geri sayım devam ederken herkesin kilitlendiği nokta özellikle Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanlığı seçimleri olsa da asıl mücadele demokrasinin temeli muhtarlık seçimlerinde olacak. O da nereden çıktı demeyin Eskişehir’in Tepebaşı Bölgesi’nde 92, Odunpazarı Bölgesinde 85 mahalle muhtarlığı için acaip bir yarış sürüyor. Nerede ise tek muhtar adayının olduğu mahalle yok gibi. Her mahallede en az 5 muhtar adayının yarıştığını söylersek abartmış olmayız. Bu rakama köyden mahalleye dönüşmüş birimler dahil değil.
Hatta öyle bir yarış ki bu muhtar adayları afişler, broşürler ve ziyaretler ile çok hareketli kampanya yürütüyorlar. Ekmek ve kandil simidi dağıtanlar, kadınlara çember(yazma) erkeklere tespih, çakmak kalem dağıtanları gördükçe gerçekten şaşırmamak elde değil.
Çok uzun süre muhtarlar ile söyleşi gerçekleştirdik. Gerçekten kadın erkek hemen her muhtarın kendine has çalışmaları mevcut. Mahallenin annesi-babası, kardeşi olanlara rastladık. Mahallesinin sorunlarını çok iyi bilen kendilerince çözüm üretenlere ve ilgili kurumlar ile doğru ilişkiler ile çözümü sağladıklarına tanık olduk. Muhtarlar ile yaptığımız söyleşilerde muhtarların özellikle icracı bir gücünün olmadığını, ricacı olarak sorunların çözümüne katkı yaptıklarını da hiçbir sorunu olmadığı için söğüt gölgesinde dinlenenlerini de yakından gördük.
Son yıllarda nüfus yasasında yapılan değişiklik ve dijitalleşen uygulamalar sebebiyle muhtarların da elinde olan son yetkilerinde tırpanlandığını biliyoruz. Halbuki “Muhtar mahallenin mülki amiridir!” hükmü gereği mahalleye taşınan, mahalleden taşınanlardan haberdar olan “Mahalledeki kim kimdir?”sorusunun cevabını en iyi bilen muhtarlar artık ikamet kayıtları nüfustan yapıldığı için bu konuda da boşa düşmüş oldular.
Böyle olunca muhtarlık da evrim geçirmiş gibi görünüyor. Muhtarlar tebligat memuru görevi görüyor. Nasıl diyeceksiniz? Anlatalım o zaman. Kent hayatının getirdiği zorluklar sebebiyle ailede anne baba çalışırken, çocuklarda mecburen okula gidiyor. Aileye gelecek herhangi bir resmi tebligat için posta memuru eve gittiğinde muhatap bulamayınca bir haber kağıdı bırakıp gelip evrakı kayıtlı bir şekilde muhtarlığa iletiyor. Muhtarlık tebligatların resmi muhatabı oluyor. Sonrasında ya muhtar tebligatın sahibine bir şekilde ulaşıyor, ya da tebligat sahibi muhtarlığa geliyor. Yasal olarak muhtarı bağlayan bir şey olmasa bile muhtarlığa bırakılan her tebligat sahibine teslim edilmiş kabul ediliyor… Bu uygulamadan kimi muhtarlar, “vatandaş ile tek iletişim aracımız” diye memnuniyet duyarken bazı muhtarlarda bundan rahatsız oluyor.
Her neyse muhtarlar asıl mahalledeki muhtaçlar ile yardımseverler arasında bir köprü görevi görüyorlar. Böyle olunca yeni bir kavram, “sosyal muhtarlık” diye bir kavram ortaya çıkıyor… Durum böyle iken muhtarlığa talebin bu kadar yüksek olmasının sebebi nedir derseniz? Kanaatimce muhtarlara asgari ücret düzeyinde verilen maaş ve özellikle de erkek muhtarlar için harç ödemeden alabildikleri ruhsatlı silah olsa gerek diye düşünüyorum. Elbette çok düzgün çalışan ve mahallesi için hizmeti önemseyen muhtarlar ve muhtar adayları elbette çok sayıda vardır. Benim dikkat çekmek istediğim asıl konu muhtarlık yarışının partilerin başkanlık yarışından daha fazla heyecana sebep olduğu gerçeği. Mahallelerde “hangi başkan adayına oy verelim?” sorusu yerine “muhtarlıkta kime oy vereceğiz?” sorularının daha yaygın bir biçimde sorulduğunu belirgin bir şekilde hissediyoruz. O sebeple demokrasi yarışı asıl muhtarlık seçimlerinde yaşanıyor. Orada yaşanan tatlı bir rekabete dikkat çekmek istedim. Kim bilir belki sizinde dikkatinizi çekmiştir.