Türkiye uzun bir süredir ekonomik olarak dar boğazda TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri üzerinden bile tartışmalar yapılıyor. Çünkü sokakta vatandaşın hissettiği hayat pahalılığı ile enflasyon verileri arasında gerçekten inanılmaz farklar var. TÜİK devletin resmi kurumu ve verileri esas alınarak pek çok değerleme yeniden yapılıyor. Hayat pahalılığını durdurmak ekonomik verileri düzeltmek adına bir dizi önlemler alınıyor ama henüz bu konuda vatandaşın bir şey hissettiği yok. Her defasında vatandaşın düşüş eğilimini hissedeceği tarih erteleniyor. Yani vatandaşın umutları her defasında biraz daha öteleniyor. Bu işin sonu ne olacak diye merak ediyoruz ya, bugüne kadar vatandaşın kendi lehine bir şey hissettiği yok.
Emekli maaşları malum, kamu çalışanları için öngörülen zamlarda öyle. Yakın gelecek içinde ne emekliler ne çalışanlar için yeni durum olacak gibi görünmüyor. Geçtiğimiz ay açıklanan enflasyon beklentisi dün yapılan yeni bir açıklama ile biraz daha yükseltildi. Sonuçta açıklanan Orta Vadeli Program hedeflerinde de ciddi anlamda sapma olduğu anlaşılıyor.
Bu süreçte en kötü haber yine tiryakilere… Temmuz ayından bu yana üçüncü kez tütün ürünlerinde zamlar ile karşı karşıya kaldılar. Sigara fiyatlarına yapılan her zam aslında devletin gelirlerini arttıracağına bu konudaki beklentilerin altında kalması kaçınılmaz gibi görünüyor. Her zam haberi kayıp kaçakları arttırıyor. Bu zamların ikinci bir sakıncası daha var o da vatandaş güvenli olmayan tütün ve tütün mamullerine yöneliyor.
Yarınlara dair yeni umutlarımız olması gerekirken yarınlara dair biraz daha sisli ve bulutlu bir hava hakim oluyor.
Şu kadar anlatayım. Okullar önümüzdeki Pazartesi günü eğitim ve öğretime başlıyor. Velilerin telaşı malum. Bir yakın tanıdığım anlatıyor. “Çocuğun forması, ceketi, ayakkabısı derken eşofmanı bir anda baktım cebimden 5 Bin TL civarında para çıkmış. Daha bunun defteri, kalemi, çantası, kitabı hesapta yok. Çocuk için okul servisi, harçlığı derken cebimizden çıkacak paranın hesabını tutmanın emin olun imkanı yok. Ben bir çocukla baş edemiyorum, Allah iki çocuğunu okula gönderen vatandaşlara yardım etsin!”
Bir başka emekli dostum da şöyle diyor; “Çocuklar hem kirada oturuyor hem de karı-koca asgari ücret alıyor. Torun okula başlıyor diye çantasını birkaç masrafını ben üstlenmek istedim. Torunu aldım halk çarşısına götürdüm. Aldığım 12 Bin 500 TL maaşın yarısını orada bırakıp geldim. Önümüzde emekliler için gerçekten bir ışık da yok. Dayanışarak sorunları çözelim istiyorum ama ona bile gücümüz yetmiyor. Çocuklara bu durumu anlatmaya bile utandım!”
Ne yazık ki ülkenin gerçekleri böyle… Belediyenin kafelerinde çay 5 TL ama çay olacaklarında bile bir bardak çay 10 TL olmuş. Siz bakmayın o çarşıda pazarda gezinen insanlara hepsi gerçekten bin bir sıkıntı içerisinde geziyorlar. Çarşı pazarda tuvalet ücretinin bile 5 TL, simidin 12 TL’ye satıldığı günlerde ekmeği her geçen küçülen insanlar ne yapsın? Özellikle emekliler her defasında ertelenen umutlarının bir gün gerçek olup olmayacağını merak ede dursun, açıklanan her Orta Vadeli Program iki ayda, üç ayda bir revize edilerek yeni hedefler gösteriliyor. Tıpkı Nasreddin hoca’nın fıkrasında olduğu gibi. Yonca ekilecek de bitecek de, sonra herkesin karnı doyacak. O günleri görebilecek miyiz gerçekten merak ediyorum.