24 Ocak 1993 Pazar günü saat 13.17 ‘de daha önce aracının vites kutusuna yerleştirilen 1 kg C4 bombasının patlatılmasıyla alçakça, kalleşçe ve hunharca katledildi. Yaşasaydı 82 yaşında ve 32 yıllık yokluğu sürecinde çok önemli kitapları ve makaleleri yayınlanmış olacaktı. Bugün Uğur Mumcu aramızda yok ama fikirleri bizlerle yaşıyor. Kitapları yeni baskılar yapıyor. Gençlere ulaşıyor. Uğur Mumcu aramızda olmadığı yıllarda Eskişehir’in bugünkü CHP’li belediye başkanları da onun sayesinde CHP’ye geçmişti. Mumcu, CHP’yi de en çok eleştiren gazetecilerin ve yazarların başında geliyordu.

Kılıçdaroğlu anıtı görünce

Uğur Mumcu’nun bomba konulan aracı, paramparça şekilde yasa gereği 20 yıl Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün deposunda durdu. Tam 12 yıl önce depodan ailesinin özel izini ile aldığımız paramparça otomobili, bulduğumuz bir kamyon ile Eskişehir’e getirdik. Eskişehir’de depoya koyduk. İbret vesikası olarak Eskişehir’de sergilemek için hazırlıklara başladık. 
Yılmaz Hoca, üç ay sonra yerel seçim olduğunu belirterek,” otomobili köprübaşında kamyonun çarptığı Uğur Mumcu’nun anısına yapılan heykeli Kentpark’a diktirdim. Otomobili orada, anıtın yanında bir camın içinde sergileriz” dedi. Ben de, o tarihteki 24 Ocak’a yetiştirilmesini beklediğimi söyleyince Yılmaz Hoca bu kez,” Yetişmez. Seçimden sonra yapacağız” şeklinde konuştu. Yılmaz Hoca, kendisini üç-dört ay sonraki seçimin kesin galibi olarak görüyordu. Seçimi de rahat kazandı. Ama Uğur Mumcu’nun otomobili iki yılda Eskişehir’de depoda kaldı. Sonra otomobil Odunpazarı Belediyesinin yaptığı şimdiki parkta konuldu.

Kılıçdaroğlu geçince

Kılıçdaroğlu’nu, biz gazeteciler tarafından yapılan Uğur Mumcu gecesine davet ettik. O da geldi. Anıtın da Kentpark’a dikildiğini duymuş. Benden anıtı görmek istediğini söyledi. Anıt, zaten Selami Vardar döneminde yapılarak köprübaşı Şale Otel’in önüne dikilen bir anıttı. Orhan Soydaş’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde bir kamyonun çarpması sonucu hasar görerek, belediyenin deposuna kaldırılmıştı. Büyükerşen’de eski o anıtı Kentpark’a dikerek, yanındaki tepeciğin üstüne de camekân içinde, otomobili koyacaktı. Kılıçdaroğlu helikopter ile geldi. Anıtı gördü. Yılmaz Hoca da, ertesi günü çöp yakım tesisine kredi bulmak için İspanya’ya gitti.

Kılıçdaroğlu’nun anıtı görmesi, Yılmaz Hoca’nın yanında olmamasına rağmen, o zamanki DSP genel başkanı Masum Türker tarafından, CHP genel başkanı DSP’li belediye başkanının yaptığı anıtı açtığı yorumu yapılmasına neden oldu. Oysaki yapılan bir anıt yoktu. Türker, Ankara’da gazetecilere bu nedenle Yılmaz Hoca’yı partinin disiplin kuruluna sevk ettiğini açıkladı. Bu haber Türkiye’ye bomba gibi düştü. 

Son kale de gitti

DSP’nin Türkiye’deki son kalesi, genel başkan Masum Türker’in aceleci tavrı nedeniyle bir anda tuz ile buz oldu. Yılmaz Büyükerşen, henüz İspanya’dayken, başta Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ile belediye ve o zaman var olan il genel meclis üyeleri DSP’den istifa etti.  Tabii Türkiye televizyonları bu konuda canlı yayına başladılar. İspanya’dan Hoca ile Eskişehir’den ben ile sürekli canlı yayına geçtiler. Yılmaz Hoca, çok izlenen televizyon kanallarının her canlı yayına çıktığında,” Bu Can’ın aklı “ deyip durdu. Ama olan olmuştu. Kılıçdaroğlu da bir kaç ay sonra Eskişehir’e tekrar gelerek, Porsuk Spor salonunda katılım töreni düzenledi. DSP’li kimse de geride kalmadı. Bir devir de böyle kapanmış oldu. Kazım Kurt o zaman belediye meclis üyesi olarak arkadaşları ile CHP’ye katılmıştı. Şimdiki, Büyükşehir Belediye Başkanımız Ayşe Ünlüce henüz politika da yoktu.

Bugün de tazeliğini koruyor 

Sonuçta, 50 yaşında aramızdan ayrılan Uğur Mumcu kimdi ve neyi amaçlıyordu? Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ve Cumhuriyet devrimlerinin bedel ödeyen tüm yurttaşlarının bayrağını devralmış bir yazar olarak Cumhuriyetçiydi, Milliyetçiydi, Laikti, Devletçiydi, Halkçıydı ve Devrimciydi. Bu altı hedefin korunup sürdürülebilmesi de ancak antiemperyalist ve tam bağımsızlıkçı kafaların ve kişiliklerin baş edebileceği bir hedefti. Uğur Mumcu’yu emperyalizm ve kapitalizmi tüm unsurlarıyla anlayabilirsek, yazı ve kitaplarını okursak emperyalizmin ve kapitalizmin insanlığa ve halkımıza verdiği zararları ve tahribatları doğru olarak algılayabilir ve anlatabiliriz. Bu yüzden makale ve kitapları güncelliğini hiç yitirmez, bugün yazılmış gibi tazeliğini korur.

Whatsapp Görsel 2025 01 24 Saat 14.56.51 151084C0

Whatsapp Görsel 2025 01 24 Saat 14.56.50 1Ae45198