Habertürk gazetesi yayın hayatına devam ederken, benim Eskişehir Şehir tiyatroları haberimden sonra, Türkiye genelinde bir araştırma yapılmıştı. Konu tiyatroydu. Eskişehir’de 7 tiyatro sahnesi olduğunu söyledim. İstanbul da Eskişehir’deki kadar tiyatro sahnesi olmadığı ortaya çıktı. Şehir Tiyatrolarının bugün tiyatro sahnesi 8’e çıktı. Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyesi’nin, de amatör tiyatro toplulukları var. Peki, sadece Eskişehir’de şehir tiyatrolarına yılda 100 bin kişinin gitmesi ne anlama geliyor. Eskişehir ile birlikte çevre illerden de Eskişehir’e oyun izlemeye gelenler var. Eskişehir’e gelen turistler ise Eskişehir programlarına şehir tiyatrolarının oyunları ile senfoni orkestrasının konserlerini mutlaka ekliyorlar. Odunpazarı ile Tepebaşı Belediyelerimizin de amatör topluklarını izleyici sayısına eklediğimizde, Türkiye’de başka bir ilde olmayan tablo ortaya çıkar. 

TİYATRO NEDİR? 

Tiyatroyu ölümsüz yapan aslında, taş devrinden bu yana insanoğlunun verdiği tiyatroya verdiği değerdir. Tiyatronun kaynağı, yaşamsal gereksinimlerini sağlayan ilkel insanların, onları yaşatan, üreten ve geliştiren eylemlere, duygulara ve düşüncelere karşı takındıkları tavırdır. İlk toplumundan bugüne,  ilkel oyunlar giderek daha belirgin ve düzenli bir duruma gelmiş ve ritüeller ortaya çıktı. Yüzyıllar içinde ritüeller gelişerek, modern tiyatroyu ortaya çıkardı. Eskişehirlilerde, ülkemizde bu konuda öncü şehir oldu. 

TİYATRONUN GÖREVİ 

Tiyatronun görevi her an insanı bütünlüğü içinde düşünürken “heyecanlandırmak, kendisini bir başkasının yaşamı ile görebilmesini sağlamaktır. Dünya tiyatro tarihinde önemli bir yeri olan  Brecht gibi, öğreticiliğe önem veren bir kuramcı yazar bile yalnız aklı, yalnız düşünceyi değil, duyguyla ve sezgiyle de seyircisini etkileme yolunu bulmuştur.  Seyircinin  karşısına yalnızca bir tiyatro yapıtıyla çıkmak yeterli değildir, o tiyatro yapıtına seyircinin aktif katılımı da gereklidir. Eskişehir’de bu başarılmıştır. Eskişehirli Şehir Tiyatrolarının gelişmesine, izleyici gücü ile katkıda bulunmuştur. 
Tiyatro yüzyıllık gelişim süreci içinde, topluca yaşayan insanı, o insanın ilişkilerini ve onun daha iyi yaşama olanaklarını araştırdı.  İnsanın düşünsel, siyasal, toplumsal ve kültürel çabaları üzerinde bir inceleme yaptı. Tiyatronun seyirciye katkısı ise düşünme, yargılama ve karar verme imkanını sağlamasıdır.

YAŞLANMAYAN TİYATRO 

Tiyatro eleştirmenleri, iyi bir tiyatro tüm insanlara, kendine çekidüzen veren bir kadının ayna karşısında yaptığını yaptırdığını söylerler. Kimi tiyatro eleştirmeni de, tiyatroyu insanoğlunun canlı yansısı olarak görür. Tarih boyunca toplumlarda ve insanlarda yaşam korkusu ve yok olma tehlikesi arttıkça, tiyatro da buna karşı o şiddette karşı durdu. Artık bugün tiyatronun varlığı ve etkisi tartışma götürmez bir gerçektir. İşte, Türkiye’de en çok Eskişehirli bu durumun farkındadır. Bugün tiyatronun başlı başına bir sanat olduğu anlaşıldı. Nitekim tiyatro sanatına dikkatlice baktığımızda, bunun bütün sanatları kullanıp bunları uyumlu bir bireşime götüren tek sanat olduğunu görürüz.  Tiyatro sanatını değerlendirebilmek için yalnızca metin dili değil, yaratıcı bir oyun düzeninin, dekorun, giysinin, ışıklamanın ve benzerlerinin dili de önemlidir. Tiyatronun amacı, yozlaşmayı engellemek, hiç olmazsa geciktirmektir. Eskişehirli tiyatro izleyicisini 100 binden 200 bine çıkardığımızda, hem şehrimizin hem de ülkemizin farklı bir noktaya geldiğini göreceğiz.