Rahmetle analım Türk siyasetine yaklaşık 50 yıllık süreçte katkı yapan önemli isimlerden birisi 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in meşhur sözünü hemen herkes bilir. Demirel, “Siyasette 24 saat çok uzun bir zamandır!” diyordu. Türkiye’nin siyasetinde önemli figürlerden birisi olmuş Demirel’in yanı sıra yine rahmetli olmuş; Ecevit’in, Erbakan’ın, Türkeş’in, Özal’ın siyaset yaptıkları dönemi bazıları “Eski Türkiye” diye yorumlasa da demokrasi tarihimize çok önemli tecrübeler katmış bu dönemde, “Uzlaşma Kültürü”nün sorunların çözümünde çok önemli yeri olduğunu biliyoruz. Dün koalisyonlar dönemi olarak yaşananlar bugün sözüm ona “ittifaklar” dönemiyle yeniden hortlamış görünüyor. Yeni dönemin dayattığı seçim öncesi “ittifak” şartları, geçmişte de seçimden sonra yaşanıyordu. Neyse lafı fazla uzatırsak arkadaşlarımızdan “Dede Korkut” benzetmesiyle eleştiri alabiliriz.

Yeni dönemin siyasette “yerelde işbirliği”, genel seçimlerde de “ittifakı” zorunlu kıldığını artık bilmeyen kavramayan kalmamıştır. Ancak bugünkü ittifaklar 1991’de yapılan “Refah Partisi, Milliyetçi Çalışma Partisi, Islahatçı Demokrasi Partisi” ittifakından çok farklı, o gün mevcut sistem açıktan ittifak yapmaya uygun bir hukuki zemine sahip değildi ve çözüm tek parti çatısı altında seçimlere girmekti. Ve o gün yapılan ilkeler ittifakıydı. Sandalye pazarlığı değil, ülkenin geleceğini önceleyen işbirliği, ortak hareket kararıydı. Sonrasında dağıldı ama gerçekten sonuçları da hazin oldu.

Bugün ise gerek ittifaklar, gerekse yerelde yapılan işbirlikleri sandalye pazarlığından ibaret. Önümüze öyle bir sistem konuldu ki, herkes herkese muhtaç hale geldi. Bu durumda siyasi partiler arasında “Eski Türkiye” acaba daha mı iyiydi sorularını sordurmaya başladı.

Gelelim yaklaşan yerel seçimler öncesi yeni arayışlara. Cumhur İttifakı kanadında pek su yüzüne çıkmasa da ciddi pazarlıklar yapılıyor. Dağılan 6 masada ise yeni işbirliği imkanları araştırılıyor. Özellikle geçtiğimiz yerel seçimde İstanbul ve Ankara gibi iki büyük metropolü kaybeden iktidarın bu defa ne pahasına olursa olsun buraları geri almanın hesabını yapıyor. Bunu bilen ve genel seçimde istediğini alabilen Cumhur İttifakı’nın diğer ortakları masaya otururken kendi taleplerini içeren listeler koyuyor.

Örneğin Eskişehir’de Çifteler, İnönü ve Günyüzü üzerinde taleplerin olduğunu bilebiliyoruz. Bunlar işin görünen kısmı. Birde görünmeyen kısımları var. Onlarda yakın gelecekte ortaya çıkar.

Bu arada muhalefetin amiral gemisi CHP geçtiğimiz yerel seçimlerde yapılan ittifakla elde ettiği 11 büyükşehir belediyesinin yönetimini kaptırmamak adına genel seçimlerin hemen ardından köprüleri attığı İYİ Parti ve diğerleri ile yeni işbirliği arayışları içerisinde. Bu maksatla muhalefet medyasının bir süredir aba altından sopa gösterdiği İYİ Parti ile CHP arasında liderler düzeyinde kurulan ilk temasın ardından yeni rota arayışına girdiğini yeni güzellemeler hazırladığına tanıklık ediyoruz.

Anlatmaya çalıştığımız gerçek şu. Siyasette gerçekten 24 saat çok uzun bir zaman. Hele söz konusu olan Türk siyaseti ise. “Dün üçüncü yol” diyenler, yaşadığı travmayı atlatabilmek adına bugün yeni yol haritasını işbirliklerine kapı aralayarak çıkış arayabilirler. Dün “Giderlerse gitsinler” diyenler, “bugün abla siyaseti” ile “değişim” ve dönüşüm yaşayabilirler. Bir kere daha gördük ve anladık ki siyasette kapıları sertçe çarpıp, ön yargılar ile hareket edenler kaybeder. Bütün bunlar bize birilerinin beğenmediği “Eski Türkiye” öğrettiklerinden ibaret..