Yumurta garibanın menemenine, öğrencinin kahvaltısına, özelliklede annelerin çocuklarına hazırladığı kahvaltıya eşlik eden protein ihtiyacının karşılanmasında olmazsa olmazlarımızdandır. Her ekonomik bunalımda her dara düştüğümüzde en kolay ulaşabildiğimiz başında gelir. Daha doğrusu gelirdi… Şimdi durum nasıl? Yumurta bile öyle kolay ulaşılabilir besin olmaktan çıktı desem inanır mısınız? Son dönemde fiyatı en çok artan, insanların alışveriş yaparken alsam mı, almasam mı diye düşündüğü gıda maddeleri arasına ne yazık ki yumurtayı da alıyoruz artık. Neden böyle? “Yumurta fiyatları son aylarda ikiye katlandı. Aralık 2024’te 100-120 lira olan 30’lu koli, bugün 250 lirayı aşarken, sektör temsilcileri artışın temel nedeninin ihracat ve piyasa zincirindeki fırsatçılık olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, yumurtanın tanesinin yakında 10 lirayı aşabileceği uyarısında bulunuyor.”
bu kadarına pes diyeceğiz de diyemiyoruz. Önce yumurta ihracatının ABD’deki kuş gribi sonrası atacağından söz edildi, yani fiyat artışlarının alt yapısı gerçekleşti, sonra da yumurta fiyatları inanılmaz rakamlara çıktı. 30’lu bir koli yumurta 250 TL ne demek Allah aşkına?
Yumurta üreticileri ile ilgili değil sorun. Onların maliyet artışlarını anlayabiliyoruz, yemdi, elektrikti, ambalajlamaydı eyvallah ama emin olun yumurta üreticileri aradaki aracılar kadar para kazanmıyor. Yurtdışı taleplerinin de bir miktar fiyat artışına yol açabileceğine inanmak gerekir ama bu kadar da değil yahu… Bu fiyatlara emin olun yumurtanın kendisi isyan eder.
Yumurta-et-süt ürünleri sağlıklı nesiller için olmazsa olmazlar arasında kabul ediliyor. Garip ama gerçek o ki yaşadığımız dönemde orta gelir grubunun bile ete erişiminde sıkıntı var. İnsanlar kasabın önünden geçmeye korkar hale gelmişler. Elbette et tüketimi sıfır değil ama yinede pasının ulaşabildiği bir besin haline gelmiş durumda. Süt ve süt ürünleri ile ilgili durumda perişan olan üretici… Belirlenen fiyatların altında alıcı bulmakta zorlanan süt üreticilerinin sesini duyan var mı bilmiyoruz. Geriye ne kalıyor? Yumurta. Yumurta fiyatları da alıp başını gidince özellikle anneler için zor bir dönem başlıyor demektir.
Geçmişten günümüze en kolay, en çabuk ve en ekonomik bir şekilde ulaşılabilen yumurta fiyatlarındaki yükselişin sebebi sadece ABD’ye yapılan ihracat olamaz. Lojistik fiyatlarında da son dönemde öylesine hızlı bir artıştan söz edilemeyeceğine göre; “Üreticiden 3 liraya çıkan yumurta, markette 9 liraya satılıyorsa” ve bu kazanç üreticiye yansımıyorsa kime yansıyordur? Bu kazanç “aradaki zincirlerin cebine” giriyorsa buna emin olun en başta “YUMURTA”nın kendisi isyan eder.
Bu işin bir denetimi var mıdır? Muhakkak ki vardır. Ancak yaptırımı var mıdır onu bilmiyorum. Ama bildiğim ve gördüğüm gerçek o ki, neresinden tutsanız bir şekilde bazı fırsatçılar aradan çıkıp kendi çıkarlarını ön plana koyabiliyorlar. Bu olan biteni görünce aklıma hep geçmiş geliyor. Geçmişte yaşadıklarıma takılıyorum. Her ne kadar geçmişimizi hatırladığımızda bazıları “DEDE KORKUT” masalları anlatmakla bizleri eleştirse de o güzel günleri özlemeye devam edeceğim. Köydeki sütü, tereyağını, kümesten gelen sıcak sıcak yumurtayı, buram buram kokan ekşi mayalı köy ekmeğini özlemeyen var mı? Şöyle fırının sıcaklığını almak için ilk etapta fırına sürülen sıcak pidelerin içine sürülen kaymaklarımı mı, yanında köz ateşinde demlenmiş çaydan bir bardak çayı da olsa… Bazılarınızın “Offff…” dediğini duyar gibiyim…
Ne dersiniz bu anlattıklarım karşısında, “yumurta isyan etmez mi?” Bu duruma annelerden çok yumurtanın bizzat kendisi isyan eder be!..