Hayatımda pek çok şehit cenazesine katıldım. Her şehidin arkasından sadece gazetecilik görevini değil, aynı zamanda bir vatandaşlık, insanlık görevini de yerine getirirken çok ağladığım oldu. Hemen pek çoğunun cenaze törenini daha dün gibi hatırlıyorum. Elbette derler ki “Her ölüm eken ölümdür!” Yine “Her nefis ölümü tadacaktır” ilahi buyruğunu da asla unutmam. Her birimizin ölüm sebebi farklı farklı olabilir.
Doğrusunu isterseniz son olarak Türk Savunma Sanayi’sinin kalbi TUSAŞ’a yönelik gerçekleştirilen hain terör saldırısında genç bir kadın mühendisin hikayesi hepimizi yürekten yaraladı. Tüm şehitlerimiz bizim için aynı, hepsinin arkasından göz yaşı döküyoruz ama bu hikaye bir başka.
Hikayesi şöyle: TUSAŞ'a yönelik terör saldırısında, makine mühendisi Zahide Güçlü Ekici, eşi Yalçın Ekici'nin 14. evlilik yıl dönümü için gönderdiği çiçeği almak üzere nizamiyeye giderken şehit oldu. Ayrıca, TUSAŞ'ta birçok projede görev yaptı. 2021'de lösemiye yakalanan 8 yaşındaki kızının tedavi sürecinde ona büyük destek oldu ve bu dönemde kanser hastalarına da yardımcı oldu. Balıkesir Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunu olan Ekici, yerli GÖKBEY genel maksat helikopteri projesinde aktif rol aldı.
Ekici'nin ailesine taziyede bulunan bir iş arkadaşı, "Kendisi lider mühendis olarak görev yapıyordu. Dün bize evlilik yıl dönümü olduğunu söyledi sabah. Çok güzel giyinmişti, elbisesi ve topuklu ayakkabısı vardı. 'Eşi çiçek yolladı' diye haber gelince, hepimizden su siparişi aldı. Kızı 2021'de kansere yakalandı. Ama iyileşmişti, uzun bir tedavi süreci oldu. O süreçte yarım gün geliyordu. Sonra yeniden tam güne geçti. Kanserli çocuklara yardımcı oluyordu. Eskiden eşi de TUSAŞ'ta çalışıyordu, şimdi özel bir şirkette mühendis olarak çalışıyor. 5 dakika geç gitseydi böyle olmayacaktı belki de. Olay olduğunda herkes birbirinden haber almaya çalışıyordu. Bir tek Zahide yoktu. Önce telefonu çalıyordu açmıyordu. Sonra araya araya kapatmışız telefonu, şarjı bitmiş. Zahide çok başarılı ve güçlü bir kadındı. Birlikte birçok projede yer aldık. GÖKBEY helikopterinin imalatında yer almıştı"
Zahide Güçlü Ekici'nin ağabeyi Hamit Kurtuluş Güçlü de onunla ilgili şöyle diyor, "Melek gibi bir insandı. Çok yardımseverdi. Kızı lösemiyle savaştı, şimdi süreci takip ediliyor. Annesinin vefat ettiğini öğrendi psikolog eşliğinde. Melek gibi, hayırsever, yardımsever bir insandı. Tanıdığı tanımadığı herkese yardım eder, elinden gelen her şeyi yapmaya çalışırdı. Vatanına çok bağlıydı, çok severdi. Şehitlik ona çok yakıştı. Yaptığı işten gurur duyuyordu"
Gel de hüzünlenme, gel de kahrolma. Tıpkı Isparta Uçağı’nın düşmesiyle yitip giden ve Türkiye’nin geleceğinde çok önemli bir projenin ortağı olarak görev yapan 11 değerli bilim insanımız gibi, yine tıpkı ASELSAN’da çalışırken yerli ve milli savunma sanayisinin çok önemli projelerinde yer alan üç çok kıymetli mühendisimizin peş peşe öldürüldükten sonra “intihar süsü” verilmesi gibi bir şey bu…
Bu toprakların yetiştirdiği çok kıymetli değerlerimizin korunması ve kollanması için artık bir şeyler yapılmalıdır. Çünkü bu değerlerimiz öyle kolay yetişmiyor Elbette hepimizin canı vatana feda olsun. Nasılsa bir gün emaneti bir şekilde sahibine vereceğiz ama böylesine acı, böylesine duygusal hikayelere konu olmadan önce bu millete gerçekten hizmet eden vatan evlatlarını göz bebeğimiz gibi korumak zorunda olduğumuzu artık bir şekilde fark etmeliyiz. Allah bütün şehitlerimize rahmet etsin, yakınlarına sabırlar versin ve Aziz Milletimizin başı sağolsun