Daha durun bakalım asgari ücretin sadece ne kadar olacağı açıklandı. Bu ne acele Allah aşkına? Hemen elinizi garibanın cebine attınız ne oluyor? Daha emekli zammı belli olmadı, asgari ücretin ne kadar olacağı yeni açıklandı, garibanda zaten bir şey yokken garibanın cebinde ne var ne yok almanın peşine düştünüz.
Kimden mi bahsediyorum? AVM’lerden üç harfli marketlerden, üç harfli olmayan cin olmadan adam çarpmaya kalkan alışveriş merkezlerinden bahsediyorum, yeni yıl öncesi fiyat etiketi değiştirme yarışına girmiş hepsi…
Nereden biliyorum? Biraz açıklamaya çalışayım. Ben de bir SSK emeklisiyim. Öyle , “Sırça köşklerde” oturmuyorum. Üç-beş yerden maaş da almıyorum. Yani zaten hem sade vatandaşım, hem de sadece vatandaşın içinde yaşıyorum. Öyle “Sadık abi” ye ihtiyaç duyanlardan değilim. “Sadık abinin” kendisi benim. Tek avantajım kirada oturmuyorum hepsi bu kadar… Bir kilogram domatesin fiyatı 42 TL, bir kilogram patlıcan 50 TL, zeytin, peynir ve şarküteri ürünlerinin fiyatlarını unuttuk. Çünkü bakmaya korkuyoruz. Ama bir demet maydanozun, dereotunun, rokanın 15 TL olduğu pazara uğrarken bile yüreğimiz sızlıyor.
Şöyle anlatayım. Geçtiğimiz günlerde işyerine giderken üç kişi aynı anda otobüse bindiler. Hatay’dan gelmiş bir vatandaş, diğer ikisi de Hataylı ama Eskişehir’de oturuyorlarmış. Kendi aralında konuşurken zeytin ağalığından, zeytinyağından falan söz ettiler. Bu arada yanımdakine sessizce sordum, “Zeytinyağı var mı, kaça satıyorsunuz?” diye. Yanımdaki vatandaş çok özel zeytinyağı olduğunu litresini 300 TL’den sattığını anlattı. Yani özetin özeti şu ki artık garibanın doğru beslenme adına doğal gıdaya ulaşması öyle kolay değil. Fakir fukaranın ekmeğine katık edeceği zeytinyağının litresi 300 TL olmuş. Daha kılık kıyafete, beyaz eşyaya, mobilyaya girmedik bile.
Deli Dumrul demiştik ya işin başında. Altından su akmayan, dere geçmeyen köprü yaptırıp, köprüden geçenden bir geçmeyenden iki akçe alan Deli Dumrul işte ona bile rahmet okutuyor, modern, küresel dünyanın üç harfli muhteremleri(?!) Emin olun boşuna söylemiyorum. Eskiden bir utanma vardı. Örneğin bir markete gidip eski fiyat etiketi kalmış ürün kasaya geldiğinde farklı fiyattan işlem yapıldıysa aradaki fark ödenirdi, şimdilerde o bile ortadan kalkmış. Biraz itiraz ederseniz size ödeme yapılıyor, yok ne yapalım dediğinizde siz fiyatı kabullenirseniz kimsenin umurunda bile olmuyor.
Şimdi asgari ücretli bir yıllık zammını alırken bir hayli umutluydu. Ancak üç harfli ve benzeri firmaların ön ödemeli (!) kampanyaya çevirdikleri fiyat düzenlemeleri yüzünden aldığının bir kısmını şimdiden küresel(!) sermayeye kaptırdı bile.
Gelelim emeklinin haline… Yarın değil öbür gün emekli maaşlarına yapılacak zamlar belli olacak. Asgari ücretin bile 4-5 bin lira altında kalacak emekli maaşları ile bütün bir yıl geçin geçinebilirsen. Arada bir devletin sosyal yardımı niteliğindeki adına ikramiye denilen ödemeler ile nefes aldırılmak isteniyorsa da. Emekliler için durum 2023’den çok daha kötü geçecek. 17 milyona yakın emeklinin sadece 2.6 milyonu açlık sınırının üzerinde emekli maaşı alırken 15 milyona yakın emekli için 2024 nasıl geçer şimdiden kestirmek hiç mümkün değil. Askıda ekmek pazarda çıkma ürün peşinde ömür tüketmeye devam edeceğiz.. Görünen o..
Yine de 2024 yılı umut edelim ki 2023 yılından çok daha iyi olsun. Herkese iyi seneler…