Dün Çalışan Gazeteciler Gününü kutladık. Bugünde "İş bulamadıkları için çalışamayan gazeteciler günü" olsun. Çalışamayan gazeteciler sayısı, çalışan gazetecilerden çoktur. Bugün geldiğimiz noktada çalışamayan gazeteciler, çalışanlardan kitle olarak oldukça fazladır. Hem de zor koşullarda yaşıyorlar. Bu arkadaşlarımız çalıştıkları gazetelerden zaman içinde ilkelerinden taviz vermedikleri için kovulmuşlardır. Bugün birçok neden ile medya sektöründe işsizlik oranının yüzde 35’lerde olduğu söyleniyor. Bu arkadaşlarımızı buradan saygı ile selamlıyoruz.
GÜÇLERİN MEDYASI VARDIR
Tarihin her döneminde, istisnasız her iktidar döneminde yararlanılacak gazeteler ve gazeteciler aranır. Dünyanın birçok ülkesinde durum budur. Eskiden medyanın bir gücü vardı. Şimdi ise güçlerin medyası var. Eskiden ülkemizde Cağaloğlu vardı. Ne zaman medya oradan plazalara taşındı. Patronlarda değişiklik oldu. Türkiye çapında başka bir medya ortaya çıktı. Arkasından sosyal medya ve internet basılı medyayı kıskaca alınca, bugünlere geldik. İşsizlik çığ gibi arttı. Medyanın tarihinde her zaman inişli çıkışlı durumlar vardır.
TARİHİN SÜZGECİ
Mesela geçenlerde Tarih dergisi yazdı. Tarihte de neler olmuş. Bir bakalım…
Dergide, gazeteci Ahmet İhsan Tokgöz, Abdülhamit’in son matbuat müdürü kılkuyruk lâkaplı Ebulmukbil dönemindeki sansürü şu şekilde anlatıyor: “Hamidiye suları yeni akıtılmış, çeşmeler açılmıştı. Doktor Besim Ömer Paşa, sular üzerine bir makale yazmıştı. Yaşlı bir adamın çeşme başında dua edişini gösterir artistik bir renkli resim, makaleyle birlikte basılacaktı. Sansür buna sual işareti koydu...”
İŞİMİZ DUAYA KALDI
Neden sual işareti koyduğunu da şu şekilde sansürcü izah ediyor”
“Bu resmi görenler ‘işimizin duaya kaldığını anlatıyor’ diyebilirler.”
Yazımın başında da söylediğim gibi, her dönemde basın ve medya üzerine tartışmalar oldu. Herkes olayları kendine göre yonttu. Askeri yönetim dönemlerinde, haberler, yazılar ve fotoğraflar baskıya girmeden çıkarıldı. Gazeteci, gazeteyi düşünerek yaptı. Sıkıyönetim ise gazeteciyi” Sansür mü var” demek istiyorsun, diye suçladı. Ama o yöntemin bir yararı da varmış. Gazeteciler yazılarından dolayı ceza görmezmiş. O yüzden sonraki yıllarda Aziz Nesin ve Sabahattin Ali, Marko Paşa dergisinde yarı şaka yarı ciddi “Ne olur sansür uygulayın da yazılarımız yayımlandıktan sonra başımız belaya girmesin” diye iktidara ricada bulunurlardı.
***
Hayırlı olsun
Ailesi Balkanlardan göç eden Türklerden olan Dr. Alparslan Temen, uzun zamandır Yunus Emre Devlet Hastanesinde Başhekim yardımcısı olarak görev yapıyordu. Başarılı genç doktor, geçtiğimiz günlerde Odunpazarı İlçe Sağlık Müdürlüğü görevine getirildi. Başarı doktor ve idareci Temen, bu işinde üstesinden gelecektir. ESBALGÖÇ yöneticisi sıfatı ile kendisini ziyaret ettim. Kendisine başarılar diledim. Balkanlardaki Türkler üzerine sohbet ettik. Kendisine başarılar diliyorum.