Henüz AK Parti kurulmadığı yıllarda, ESKİ ile Anadolu Üniversitesi rektörlüğü arasında gerginlik yaşanmıştı. Bende maalesef bu gerginliğin ortasında istenmeden kalmıştım. Son anda kurtulmayı da başardım. Nasıl mı?  
 1990’lı yılların sonuydu. Anadolu Üniversitesi ESKİ’nin hattına henüz bağlanmamıştı. O dönemin rektörü ESKİ’ye para vermek istemiyordu. Üniversitenin Yunus Emre kampüsünde, üniversite kurulduğundan bu yana 5 su kuyusu vardı. 1990’lı yılların sonunda ve 2000’li yılların başında halen o beş kuyu kullanılıyordu. Bir gün Kimya fakültesinin laboratuvarından kaçan atıklar, kuyuların ikisinin suyu ile karıştı. İki kuyunun suyu yemekhanede de kullanılıyordu. Laboratuvardaki sızıntı, yemekhaneye kadar uzanınca, öğle yemeği yiyen yaklaşık Bin 500 kişi mavi hastaneye ishal şikâyeti ile başvurdu. 

İLAÇ GETİRİLDİ 

Anadolu Üniversitesi’nin kampus içindeki Mavi Hastanesi Bin 500 kişinin birden başvurması üzerine ilaç sıkıntısına düştü. Dışarıdaki sağlık kuruluşlarından ilaç takviyesi yapıldı. Bu şehirde bazı konularda ben yazmayınca, gerçekler ortaya çıkmıyor. Benim kızımda o yıllarda Devlet Konservatuvarında okuyordu. Bende hem konservatuvarın, hem de kampus içindeki Mustafa Kemal İlköğretim Okulu’nun okul aile birliği başkanıydım. Zehirlenmenin yaşandığı gün kızımın keman yayı bozulmuştu. Okulun yaylı çalgılar bölümü yayı yeniden tamir etmişti. Ama yaylı çalgılar yapım bölümünün hocaları ve çalışanları ortada yoktu. Zehirlenmeden iki gün sonra, yaylı çalgılar yapım bölüm başkanı hastanede yattıklarını belirterek, olayı anlattı. Haber güzeldi. Yaz yazabilirsen. Bende atölyeye giderek, boş atölyeden kemal yayını aldım. Dersleri aksamadı.  
Kampüsün içinde hazır yemek işletmesi olan ve aynı zamanda o dönem il genel meclis üyesi olan Fuat Gürcüoğlu ile birlikte o dönemde Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in makamına gittik. Hoca, beni görünce su kuyuların kötü tahlil raporlarını önüme attı. Ne yapıyon diyerek de, Hoca sıfatıyla fırçasını çekti. Bende ev sahibi olduğumu belirterek, kendimizi kötüleyemeyeceğimi söyledim.  Yılmaz Hoca,” Aylardır diyorum.  ESKİ’nin hattına geçmiyorlar. Olacağı buydu” dedi. Fuat Gürcüoğlu da kuyuların yerlerini tek tek Hoca’ya sordu. O da anlattı.   

HIZINI ALAMAYAN BÜYÜKERŞEN 

Kızgınlıktan hızını alamayan Büyükerşen bana tekrar dönerek,”  Cansu ne oldu. O hastaneye yatmadı mı?” dedi. Gürcüoğlu,” O bizim mekanın müşterisi yemekleri orada yiyor” diye cevap verince, Hoca iyice kızarak, söylendi durdu. Zaman zaman yemekhane gitmeyen hamburgeri seven kızım, o günde gitmeyerek hastanelik olmaktan kurtulmuştu. Bunu da övünç meselesi yaptı. Öyle bir şey yaşanacağının içine doğduğunu iddia etti. 

HOCA OLAYIN PEŞİNİ BIRAKMADI 

O günlerde ESGAZ ile ilgili bir toplantı vardı. Benim bu konuda soru solmam halinde Yılmaz Hoca konuya açıklık getirecekti. Kale önünde sıkıştığım için, bende bugünlerde iktidara yakın duran bir gazeteciye pası attım. Bu gazeteci, konuyu Hoca’ya sordu. Hoca, Eskişehir kamuoyuna Anadolu Üniversitesi ile yaşananları anlatma fırsatı bulmuştu. 

ARADAN YILLAR GEÇTİ 

Aradan 4-5 rektör geçti. Önceki gün Büyükşehir Belediyesi Meclisinde Anadolu Üniversitesinin su meselesi gündem oldu. Meğer daha sonra üniversite kuyuları kapatarak, ESKİ’ye abone olmuş. İki devlet kurumu arasında borç anlaşmazlığı yaşanmış. Konu mahkemelik olmuş. Yeni rektör, ESKi yetkilileri ile görüşerek 12 Milyon 440 bin liralık borcu kabul ederek, bu taksitler halinde ödenmeye başlandı. Meselenin çözüme kavuştuğunu meclis toplantısında öğrendik. İki kurumda Eskişehir’in en gözde kurumudur. Anlaşma iyi olmuş, hepimize hayırlı olsun.