Rahmetli Demirel ile ilgili çok anı anlatılır. Benimde kendisi ile birkaç anım var. Ama bu yazının konusu değil. Demirel’e sormuşlar:” Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz "iyidir" derim. İki kelimeyle anlatın derseniz "iyi değildir" derim. Bize plan değil, pilav lazım. Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz. Demirel’in ünlü sözleri böyle uzar gider. Türkiye buz denizine komşu değildir. Önemli bir coğrafyada gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerin arasında kalmış bir ülkedir. Irak, Suriye başka bir dünyadır. Öbür tarafımızda Yunanistan ve Bulgaristan sınırı ile başlayan bir Avrupa vardır. Bu kadar farklılık arasında, yaşamanın bazı sorumlulukları da vardır.

   KESEMİZE ETKİLERİ

 Coğrafyamızı etkilen bir de Amerika vardır. Bize komşu sayılır mı? Bu da tartışma meselesidir.  Trump başkan olarak yemin etmesinin ertesinde, seçim öncesi söylemlerinin bir kısmını hızla gerçekleştirmeye başladı. Kanada ve Meksika’ya, ardından da Çin’e gümrük vergisini anında koydu. Netanyahu’ya destek, yasal olmayan göçmenlerin hızla ülkelerine geri gönderilmesi gibi olaylara, sistem buna hızla yanıt vermeye başladı. Önceki gün kuyumcular çarşısına gittim. Çarşı sevgililer gününün de etkisi ile üst üsteydi. Kuyumcu arkadaşlar cumhuriyet altını fiyatlarının 25 bin liraya kadar çıktığını söyleyince ilk önce inanmadım. Nasıl haberin yok diye eleştiri de aldım. İşte, dünya siyasetinin, ekonomik yönden Eskişehir’de bize etkilerini görmek istiyorsan, kuyumcular çarşısına gideceksin.

   20 LİRA OLDU

  Altın güvenli liman olarak artmaya devam ediyor. Yabancı paralarda artıyor. Bizim kullandığımız ikinci para olan leva 20 liraya dayandı. Bu günlerde Bulgaristan’a gitmem gerekiyor, nasıl olacak.   FED bu yıl 2 kez daha yapılacağını açıkladığı faiz düşürme adımını bire düşürdüğünü söyledi. Çin, yanıt olarak Amerika’dan ithal ettiği ürünlere gümrük yükselterek cevap verdi.

Trump yönetiminin politika değişiklikleri ön çatışmalar ve peşrevler şeklinde baş göstermeye devam ediyor. Kırılgan ekonomiye sahip olan bizlerin çilesi artıyor. Bu gelişmelere karşılık henüz herhangi bir uygulama başlatılmayan Avrupa’da da tedirginlik var. ABD her an Avrupa’ya karşı da önlem açıklayabilir. ABD ekonomisinin büyüklüğü göz önüne alındığında, her türlü sonucu emebilecektir. Ancak halk bundan hoşlanmayabilir. Bizim açımızdan, daha büyük endişe, gelişmekte olan piyasalar üzerindeki etkidir. Her şeye rağmen kazanımlarımızı etkiler ve çarşı pazardaki fiyatları tutamayız. Şuna da inanıyorum. Amerikan devletinin takati bu yapılanlara uzun süre dayanamayacaktır. Türkiye’yi yönetenlerde buna güveniyor. Ya da hissediyor.

MAKİNE ŞİMDİLİK ELİNDE

 Dolar basma makinesi şimdilik ABD’nin elinde doğal olarak bulunuyor.

Bütün dünya da, kendi parasını ticaret ve ödeme aracı olarak kullanıyor. Her yaptığı ithalat bedavaya geliyor.Kendine karşı tehdide ise askeri gücü ile cevap veriyor. Saddam, Kaddafi bunun için ortadan kaldırıldı. Bu böyle gitmeyecek tabii ki. ABD, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki üretimin yüzde 50’sine sahipken 2000’lerde bu üstünlük önce Japonya ve Almanya’ya daha sonra Çin’e geçti. Üretimde üstünlük beraberinde siyasi üstünlüğü de getiriyor.ABD her yıl bütçe açığı vermeye başladı. Vergi gelirleri, giderleri karşılamıyor. Bütçe açığını kapatmak için gelir gerekiyor. Yani vergi toplamak için üretimi artırmaları ya da ithalat yaptıkları ülkelerden yapılan ithalat üzerinden gümrük vergisi almaları gerekiyor. ABD kendini kurtarmak için, yakın duran ülkenin ekonomisini kullanabilir. Nacak, Atlantik sistemi, çevrilemiyor. Mazlum ülkeler güçlenecek. O zaman nefes alacağız. Biraz gayret gerekiyor.