Mithat Körler kendini nasıl tanımlar? Bize biraz kendinizde bahseder misiniz?
Mithat Körler kendisini sanata, müziğe adamış bir kimliğin ta kendisidir. Bir Eskişehir sevdalısıdır. Eskişehir'de doğup, Eskişehir'de büyüyen ve müzik yaşantısına Eskişehir’de bir düğün salonu orkestrasıyla başlayan, kendi imkânlarıyla bir yerlere gelmeye çalışan biridir. Bir yerlere de geldiğime inanıyorum bu arada tabii müzikle uğraşırken eğitimimi de aksatmadım. İstanbul Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Edebiyat bölümünü bitirdim. Edebiyatın ve müziğin içinde kendisini bulan ve yaptığı şarkılarla topluma mesaj vermeye çalışan toplumun içinden gelen bir sanatçı kimliğiyim. Uzun yıllar Eskişehir ile İstanbul arasında gidip gelme ile müzik sektöründe de yer edindiğimi düşünüyorum. Bugün hala çok sevdiğimiz müziği ve sanatı devam ettiriyorum çünkü insan mutlaka bir uğraş içerisinde olmalıdır. Bu uğraşın bittiği gün insanın kendi hayatının da bittiğini düşünüyorum. Onun için çok sevdiğim müzikle uğraşmaya devam ediyorum ve müzikte de önemli projelere imza atmaya devam ediyorum.
Şehir dışı konserleri çok önemli
Şehrimizden yetişmiş ve popüler bir sanatçı olarak gittiğiniz illerde sahne aldığınızda neler hissediyorsunuz?
Benim aslında yapmış olduğum şarkıların büyük bir kitle tarafından söylenmesi beni gerçekten çok mutlu ediyor. Özellikle şehir dışında geçtiğimiz yıllarda il ve ilçelerde birçok konsere ve söyleşilere katıldım. Beni en fazla mutlu eden tarafı çıkıp sahnede bizi dinlemeye gelen binlerce insanla şarkılarımızı söyleyip onların alkışlarıyla, övgüleriyle karşılaşmak. Eskişehirli olup şehrin dışında yaşayan kamuda çalışan çok büyük bir nüfus var. Şehir dışındaki konserlerimde bu insanlarla karşılaşıyorum. Eskişehirli hemşerilerim Mithat Körler ilçemize, ilimize gelmiş Eskişehirli bir sanatçı Mithat Körler’e gidelim, hasret giderelim diye yanıma gelirler. Bu durumda beni oldukça mutlu eden diğer bir konu. En önemlisi de şehrin içinde yetişmiş çok önemli yerlere gelmiş olan Eskişehirlilerimizi gördüğüm zaman çok mutlu oluyorum. Onun için şehir dışındaki konserlere gitmek o bölgede çalışan insanlarımızla karşılaşmak benim için çok değerli.
Eskişehirspor bir marka
Eskişehirspor bir marka hatta markanın ötesinde bir sevda. Biz bu sevdanın ötesinde Eskişehirspor’a olan aşkımızı şarkılarımızla marşlarımızla dile getirdik. Uzun yıllar Eskişehirspor'da yöneticilik yaptım. Ondan dolayı aslında biz Eskişehirspor'un yönetiminde bulunmadan önce tribünlerden geliyoruz. Yani biz tribünlerde Eskişehirspor'un taraftarlığını yaptık tribünün kültürünü ve ne istediğini bildiğimiz için de marşlarımızdaki sözlerimizde oradaki tribündeki fedakâr taraftarı coşturacak nitelikte marşlar yaptık. Eskişehirspor’un bulunduğu yer beni çok üzüyor. Şehrin dışında yaşayan Eskişehirlilerinde bana ilk sordukları soru ‘’Eskişehirspor neden böyle?’’ oluyor. Onlar da Eskişehirspor'un bugünkü durumundan hiç hoşnut olmadıklarını ve bunun kurtuluşunun ne olacağını düşünüyor. Eskişehir futbol kenti, bir maç yapıyorsunuz 30 bin taraftar geliyor. Bu bir armanın sevdasıdır, futbol kentinin bir göstergesidir. Onun için Eskişehirspor bugün bu ligde misafirdir, önümüzdeki dönemlerde hızlı bir şekilde yukarıya doğru tırmanacağını umut ediyorum. Şimdiki Ulaş Entok başkan ve yönetimine gerçekten çok güveniyorum. Bütün belediyeler, milletvekilleri destek oluyor. Eskişehirspor ortak değerimiz olduğu için onun etrafında toplanmaya başladılar yani görüş, düşünce ve siyasal kimlik ne olursa olsun birlik beraberlik içerisinde biz Eskişehir’in markasını nasıl yukarıya taşıyabiliriz diye düşünüyoruz. Ben de Eskişehirspor’a geçtiğimiz dönemlerde yaptığımız gibi bir tane marş yapacağım. Eskişehirspor’a bir moral olur çünkü taraftarın da bir talebi var artık bir tane marş var yeni bir marş yap onlar eskidi deniliyor. Aslında onlar eskimedi ‘’İşte taraftar işte şampiyon’’ Eskişehirspor'un gerçekten bu güne kadar yapılmış marşları içerisinde bence çok üst düzey marşlardan bir tanesi. Küçücük bir çocuk bile o marşı söylüyor. Eskişehirspor marşının ötesinde artık Eskişehir’in marşı olduğunu düşünüyorum, düğünlerde çalıyor toplantılarda çalınıyor. Bu da bizi mutlu ediyor. Ben bir 2-3 maç sonrasına marşı yetiştiririm.
Eskişehirli olmaktan gururluyum
Siz Türkiye genelinde Eskişehir'in bir anlamda reklam ve tanıtımında önemli bir rol oynuyorsunuz? Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Biraz önce de söylediğim gibi Eskişehir'de doğup büyüdüm bu şehrin sevdasıyla yetiştim. Bu şehirde doğan herkesin, bu şehirde yaşayan herkesin bu şehre borcu var. Bu şehir bizim şehrimiz. Bu şehrin tanıtımına bir nebze olsun katkıda bulunmak beni gerçekten mutlu ediyor. Ben 1980'li yılların başında TRT'nin tek kanal olduğu dönemlerde çıktığım zaman bile Eskişehir'in ismini Eskişehir'in kültür sanatıyla ve çağdaş insan topluluğu ile örnek bir kent olduğunu ifade etmeye çalışır ve Eskişehirli olmaktan da her ortamda her kulvarda gururla bahsederdim. Onun için Eskişehir'de yaşayan herkesin Eskişehir’in tanıtımı için Eskişehir’in dış platformlarda daha iyi bir noktaya gelmesi için çaba sarf etmesi gerekir yani ben o bilinçteyim. Ve ben o sorumluluğu hissettiğim için her gittiğim konserde her gittiğim yerde Eskişehir'in yaşanabilir güzel bir kent olduğunu anlatırım. Bu şehir başka şehir, bu şehir Eskişehir. Onun için gittiğimiz yerlerde ‘’Çok şanslısınız, çok güzel bir kentte yaşıyorsunuz’’ dedikleri zamanda insan daha mutlu oluyor. İnşallah Eskişehir'de önümüzdeki gelecek yıllarda da çok daha iyi bir noktaya geleceğini umut ediyorum ve gelmesi için de bizim elimizden ne geliyorsa yaparız. Mesela bugüne kadar yaptığım şarkıların 3 tanesini klibini ben Eskişehir'de çektim. Bu Eskişehir için o dönemde gerçekten önemliydi.
Markalaştırmamız lazım
Eskişehir'in artık bir cazibe noktası haline geldiğini düşünüyorum. Eksiklerimiz var mıdır Eskişehir'de? Mutlaka vardır, onu belediyelerimiz mutlaka görüyorlardır. Eksiklikleri demeyeyim yapılması gereken çok önemli dokunuşlar vardır onları mutlaka görüp bu konuda çalışma yapacaklardır. Yaptıklarına da inanıyorum. Bizim mutfağımız mesela çok tanıtılmıyor. Eskişehir'in Balaban kebabı için, çi böreğimiz için kuyruk oluyor. Ben mesela Eskişehir'in dışına çıktığım zaman Eskişehir'in helvasını, Nuga helvasını götürüyorum. Eskişehir'in tanıtımına katkı sağlasın diye. Yani biz bir takım ürünlerimizi markalaştırmamız gerekiyor. Mesela Lületaş. Lületaşı Uluslararası bir marka ama lületaşını biz çok fazla duyuramadık. Şimdi bunlar hep ülkenin şehrin ekonomisini harekete geçiren şeyler. Bizim bu tür ürünlerimizi Türkiye'ye ve yurtdışına tanıtmamız gerekiyor.
Eskişehir'in suları Türkiye'nin en iyi kaplıca suları
Biz kültür olarak hamam kültürünü çok benimseyen ve hamam kültürüyle de yaşayan biriyim. Ben Eskişehir hamamlarıyla 5 yaşında tanıştım. Rahmetli babam 5 yaşında bizi hamama götürürdü. Ben her gittiğim şehirde kaplıca veya ona benzer yerler olup olmadığına bakarak gidiyorum. Orada suyun kalitesini bakıyorum ve ben iddia ediyorum ki Eskişehir'in kaplıca suları Türkiye'nin en iyi kaplıca suları. İçindeki minerallerden dolayı bedeni dinlendiren sularımız var. Bu şehirde yaşayan insanların birçoğu bu hamamların imkânlarından istifade edemiyor. Biz bu sıcak su kültürümüzü eğer şehrin dışına da yansıtabilirsek mesela iki üç tane tesis yapılırsa Eskişehir'in iç turizmindeki hareketliliğini fazlalaştıracağını düşünüyorum.
Eskişehir'in kıymetini bilelim
Eskişehir bizim, Eskişehir hepimizin. İnanın ki bu şehirde yaşayan ve bu şehrin güzelliklerini hisseden bütün hemşerilerimiz bu şehrin kıymetini biliyorlardır. Bu şehrin güzelliğini bu şehrin yaşanabilir bir kent olduğunu şehrin dışına çıktığınız zaman çok daha fazla hissediyorsunuz. Ben İstanbul'a gidiyorum ama dönerken çok mutlu bir şekilde dönüyorum çünkü Eskişehir'e geliyorum. Eskişehir'in kıymetini bilelim. En önemlisi de bu şehirde siyasi görüş ve düşünceniz ne olursa olsun bu şehir için kenetlenip bu şehrin çok daha iyi bir noktaya iyi gelmesi için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Ben inanıyorum ki Eskişehir daha büyük, daha gelişen ve güzelleşen bir kent olacaktır. Bunu şehrimizde hak ediyor şehirde yaşayan bütün hemşerilerimizde hak ediyor.
