Haber şöyle; “Eskişehir zabıtasından dronlu denetim. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin önderliğinde başlayan “Tertemiz Eskişehir” kampanyasında ilk ay geride kaldı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin drone ile gerçekleştirdiği denetimler, kent merkezinin en işlek caddelerinde yoğunlaşırken, bugüne kadar 522 kişiye toplamda 1 milyon 541 bin 466 TL para cezası uyguladı.” Haberi okuyan bazı dostlarımız sordular; yerel yönetimler bu uygulama ile ne yapmak istiyorlar?

Bunun anlamı şu; 522 kişiye kişi başı 2 Bin 953 lira ceza kesilmiş…  Bu yerel yönetimlerin “Tertemiz Eskişehir” kampanyasının vatandaşa faturası. Bir de merkezi yönetimin vatandaş başına kestiği cezalar var. Önceki gün bir yakınım aradı. Ramazan ayının ilk iki günü iftara giderken aracına üst üste iki gün hız sınırını aşmaktan ceza yazılmış. İki cezanın toplamı 4 bin 334 Türk lirası…  Elbette kurallara uymayan herkese gereken yapılmalı… Ama ceza keserek nereye kadar gidebiliriz. Yahu adımını atınca ceza, nefes aldıkça ceza… Yani ne yerel yönetimlerin ne de merkezi hükümetin eli vatandaşın cebinden çıkmıyor… Ha bu arada emekliye yüzde 15.75, asgari ücretliye yüzde 30 maaş artışı yapılırken devletin kendi alacakları için ön gördüğü yeniden değerleme oranı yüzde 45… Şöyle diyebiliriz; “Adalet bunun neresinde?”

Aşık Dertli şöyle diyor:  “Telli sazdır bunun adı. Ne ayet dinler, ne kadı. Bunu çalan anlar kendi. Şeytan bunun neresinde?”  teşbihte hata olmaz değil mi? Yukarıdaki işleri düşününce aklıma geliverdi birden, dilimden döküldü işte.

Yahu “Vatandaşın cebinden elinizi çekin” desek alınırlar… Diyeceksiniz ki, kurallar olmasın mı, her kabahat cezasız mı bırakılsın? Elbette hayır. Kurallara herkes uymalı, peki herkes uyuyor mu? Ancak seçkinler adaleti vatandaşa da uygulanmalı ya da vatandaşa uygulanan hukuk seçkinlere de uygulanmalı. Bir insan düşünün ki bilmeden istemeden bir hata yaptı, hemen cezalandırmak gerekir mi? Gerekiyorsa evet…

İş dönüyor dolaşıyor vatandaşın cebine dayanıyor. Abdurrahim Karakoç, “ Yazı mıdır? Kaza mıdır? Ceza mı? Cümle şelek garibanın sırtında. Ateş yakmış kaynatıyor kazanı. Kalleş felek garibanın sırtında. Eksik olmaz derdi, gamı, belası; Of çektikçe gurbetleşir sılası. Sabah akşam boz toprağın çilesi Evlek evlek garibanın sırtında. Yediği zulümdür, içtiği zehir... Bilmez kimden kime eylesin kahır. Gün olur imzadır, gün olur mühür. Tekme, değnek, garibanın sırtında” diye yazmış ya, tam da öyle bir durum. 

Elbette hiçbir suç cezasız kalmamalı. Ancak cezaların da her şeyin çözümüne vesile olmasını beklemek mümkün değil. Kurallar seçkinlere başka, sıradan vatandaşa başka uygulanırsa burada adaletten söz edilebilir mi?

Öncelikle kuralların, yasaların getirdiği tüm uygulamaları içimize sindirmeliyiz. Ve kuralları herkese keşke eşit uygulayabilsek. O zaman sorun olmaz. İtirazımız iş dönüp dolaşıp vatandaşın cebine dokunmasınadır. Sanıyorum vatandaşın tepkisi de bunadır.. Çünkü hukuk bir gün gelir herkese lazım olur. Yasalar herkese eşit uygulanmalıdır. O zaman kimsenin ne kesilen cezaya, ne de alınan kararlara itirazı olur?