Eskişehir’deki bir sivil toplum kuruluşunun internet grubunda gördüm. Kadınlar günü mü? Emekçi kadınlar günü mü? Gruba bir kadında yazdı. Ev hanımları da emekçidir. İşleri ve sorumluluklarının daha ağır, olduğunu belirtti. Yıl 1857. Nevyork’ta bir dokuma fabrikasında greve çıkan kadınların, fabrikaya kilitlenmesi ve çıkan yangınla 129’u emek şehidi oldular.1910 yılında ise Sosyalist Klara Zetkin Kopenhag’daki Uluslararası Kadın Kongresinde 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olmasını önerdi. Oybirliği ile 8 Mart kadınların hak eşitliği mücadelesinin günü oldu. Tarihçesine uygun olarak, her ülke kadınlarının kadının hak ve fırsat eşitliği, özgürlüğü açısından bir araya gelip sorunlarını ve çözümlerini değerlendirdikleri bir gün olması mazlumlar dünyasının, büyük insanlığın ve kendi ülkelerinin iyiliğinedir.

UMUDUN SAVAŞÇILARI

İnsanlık büyük gelişmeler gösteriyor. Keşifler, buluşlar gerçekleşiyor. Bütün olumsuzluklara karşın, kadınların ezilmişlikten kurtulma mücadelelerinde yol alınıyor. Kadınlar büyük bedeller ödeyerek insanlığın vicdanını sorgulamasında artık mihenk taşı niteliğini kazanmıştır. Kadınların saygı, değer gördükleri toplumlar açık ara gelişme gösteriyorlar. Çünkü analığa, kadınlığa, çocuklara gösterilen saygı ve özen, huzurun, mutluluğun, umudun kaynağını besler. Çünkü kadın yaşamdır, üretendir, var edendir, berekettir, varsıl gelecektir. Kadınlar umudun savaşçısıdır.

İnsanlığın barışçıl geleceğini imar eden kadınlar ile mücadelesini sömürgenlerin pençesine yuvalanarak sürdüren kadınlar bugün iki ayrı cephededir. Emperyalizmin silahşoru kadınlar mutlaka yenilecek, kardeşliği ve barışı emziren kadınlar ülkeleriyle zafere ulaşacaklardır.

SAFLAR NETTİR 

Bir  yanda İsrail ordusunda sivilleri katleden kadın askerler var. Atlantik’in sahaya sürdüğü Türkiye’ye de saldırılar düzenleyen terörist kadın askerler, Ukraynalı kadın teröristleri var. Diğer tarafta ise yanda kendi topraklarında var olma savaşı veren Filistinli kadınlar, Filistin katliamlarının durması için dünyanın her yerinde ayağa kalkan namuslu, vicdanlı, yiğit kadınlar var. Dünyada kadınlar için de artık saflar nettir.

TÜRK KADININ EMEĞİ BÜYÜK 

Türkiye’de kadın hareketi; meşrutiyetlerle, 1. Dünya Savaşı ile başlayan Kurtuluş Savaşımızla ve Cumhuriyet Devrimi ile iç içe geçmiştir. Emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşıyla kurulan Cumhuriyetimiz, kadının konumunda eşine az rastlanır bir değişimi yaratmıştır. Bağımsızlık mücadelesinin her aşamasında emeği olan Türk kadını, Atatürk’le birlikte zincirlerini kırmış, devrimlerin simgesi haline gelmiştir. Cumhuriyet önderliği; Türklerin eşitlikçi geleneğinden de güç alarak, kadınların toplumun her alanında ve özellikle erkekle birlikte yürümesini, çalışmasını, ilerlemesini sağlamıştır. İnönü’nün ifadesiyle; “Türk Devrimi dendiği vakit bunun kadının kurtuluş devrimi olduğu beraber söylenecektir.”

KADINLAR İLE BİRLİKTE GERİLEDİK 

Türk Devriminden geriye gidişler, kadının durumunda geriye gidişleri beraberinde getirdi.  1945’te Küçük Amerika olma süreciyle başlayan bozulma, ülkemizi ve kadın hareketini 1980’lerde büyük bir küresel saldırıyla karşı karşıya bırakıldı. Siyasi, iktisadi, kültürel bağımsızlıktan ödün vermenin faturası ağır oldu. Kadın hareketi, neoliberal feminizmin ideolojik tahakkümü altına girmiştir. Son yıllarda ise, ABD emperyalizminin dünya çapında gerileyişi ve kadın hareketinde iki çizginin çarpışması,  devrimci kadın hareketinin yükselmesiyle sonuçlandı. Tarihten bir benzetme yapacak olursak; bu durum Atatürk’ten sonra Türk kadınının yeniden kurtuluşudur. Kadın hareketinin feminist etkilerden arınarak Atatürk’ün ilkeleri ve aydınlanmacı yorumu ile buluşması, kadının özgürlük ve eşitlik mücadelesinin önünün açılmasıdır.

GÜÇLÜ DEVLET İSTEYENLERİN HAREKETİ

Bugün kadın hareketi şu anlamı taşıyor:” Vatan sevgisiyle dolu milyonların, istiklal yolundan sapmayanların, kendi kaderini milletin kaderiyle birleştirenlerin hareketidir. Ellerinden Türk bayraklarını bırakan renkli yürüyüşçülerin değil, yürüyüşlerini gelincik tarlasına çevirenlerin hareketidir. Milli devlete düşmanlık edenlerin,  devlete “eril”, “katil” diyenlerin,  askere, polise, yargıca tecavüzcü iftirası atanların değil “güçlü devlet” isteyenlerin hareketidir .Gavurun kılıcını sallamayanların, onurunu satmayanların hareketidir. LGBT dayatmasına boyun eğmeyenlerin hareketidir. Kadını yalnızca ezilen olarak görenlerin değil; sorunlarını çözme yeteneğine sahip olanların, Şerife Bacılardan, Çete Ayşelerden, Asker Saimelerden, Kılavuz Haticelerden kahramanlık mirasını devralanların hareketidir. Sonuç, Türk Emekçi Kadın Hareketi, emperyalizmle mücadele içinde özgürlüğünü kazanan Cumhuriyet Kadınlarının hareketidir. Dünya Emekçi Kadınlar günü, tüm Türk kadınına kutlu olsun.